Normal olan kişi yada davranışların anormal; anormal olan kişi yada davranışların normal göründüğü bir çağdayız.

O yüzden normal olmaya korkar olduk. Olması gereken ile olan arasında sıkışıp kaldık. Çünkü sevgi eksikti. Sevginin öncelikli olmadığı yerde, küçük hesaplar çıkarlar dönüyor. Hesaplar yolunda ise sevgi görünümlü yapay ilişkiler yürüyor. Sevginin olduğu yerde kin, nefret, öfke, çıkarcılık barınamaz. Buz gibi eriyip giderler.

Bir çok araştırma sevildiğini hissetme ihtiyacının, diğer tüm duygusal ihtiyaçların önüne geçtiğini söylüyor. Mesele bu değil, mesele bu sevildiğini hissetme duygusunun nasıl oluştuğu.

İnsanlar sevgiyi yaşamasını bile unuttu. Eşyaya yüklenmiş bir anlam, heveslerin giderildiği, su gibi dolu bardağın bir içimde içildiği boşaltılan bardak kadar basite indirgenmiş. Havari PAVLOS, sevgiden doğmayan başarıların hiç birinin anlamlı olmadığını söyleyerek, sevgiyi yüceltir ve insanlık oyununun son perdesinde, üç karakterin hayatta kalacağını söyler. ''İnanç, umut, sevgi.''

NORMAL OLMAYA KORKAR OLDUK

Derken, tüm alanlarda öyle değil mi? Yolu, yordamı belli olan bir işin peşinden giderken, kendi seçimleri ve keyfiyetine göre şekillendirilen işlerde sistemin dağınıklığına inat yolu yordamına göre iş yapanlar, garipsenir, ''dünyayı sen mi kurtarcan kardeş'' denilir, ''Aman ya sende çek elini yat herkes gibi'' denilir. ''Sen gerçekten delisin'' denilir .

Anormal kabul ediliyoruz gördünüz mü şimdi? Deli miyiz biz.

Hayır. Dürüstüz. İşine sadığız.. Vatana faydalı olma, insana hizmet derdindeyiz.

Bu dertte olan kaç kişi var acaba ? Kendini bilen, ilmini yayan kaç kişi ?

MEŞRU EYLEM

Derviş Yunus der ki; ilim, ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir.

Sen kendini bilmez isen, bu nice okumaktır.

Piyasada ki onca koşturan insan gözünüzü süslemesin. Kaliteli insanlar, meşru eylemlere emek verirler. Bütün güç ve yeteneklerini kullanarak, hangi eylemi, ne zaman, nasıl, ne şekilde verimli ve etkin yapacaklarını bilirler. Onun için kürküne değil kişiliğine karşı saygı ve sevgi kazanırlar.

Nasrettin Hoca'nın kürkü gibi, çorbaya daldırılacak çok kürk var. Ve kürkleri çıktığında hiçbir itibarı kalmayacak insanlar.

Ne üzücü değil mi? İnsanın şu hayatta kürkünden başka hiçbir şey kazanmamış olması.

Saygılar