Hemşehrimiz Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan’ın “büyüklüğünü” ve “Türkiye için önemini” ancak ölümüyle anlamıştık. 24 Ocak 2001’de Okkan’ın hain bir saldırı sonrası şehit edilmesi üzerine Okkan’ın öldürülmesine tepki gösteren Diyarbakır halkı, cenazenin olduğu gün “kepenk kapatıp”, şehrin sokaklarında “protesto yürüyüşü” yapmıştı. Hele Okkan’ın cenaze törenine “yüz binlerin” katılması ve Diyarbakır halkının gösterdiği olağanüstü ilgi siyasileri, aydınları ve basını “şaşkına çevirmişti”.

Oysa şaşıracak bir şey yoktu. “Gaffar Okkan, Kürtlerin kendilerini eşit yurttaş hissetmelerini sağlamayı amaçlayan bugünkü Kürt açılımını o zamandan başlatmış, fazladan da uygulamış bir emniyet müdürüydü”. Okkan, yaşamı gibi ölümüyle de “birleştirici” bir rol oynamış, döneminde Diyarbakır’da oluşan “barış” ve “sükûnet” ortamı cenazesinde de sürmüştü. Türk siyaseti, aydını ve basınının ülkenin doğusuyla kurduğu ilişki şehit edilen askerler ve PKK’lılar bağlamında olduğu için bu havayı ancak Okkan’ın cenazesinde algılayabilmişlerdi.

Hendek Belediye Başkan’ı Ali İnci 2009 yılında “Kürt açılımına” destek olmak için Diyarbakır’a gezi düzenlemiş ve bu gezi ardından “Ali Gaffar Okkan, Bir Kardeşlik Hikayesi” adıyla ülkenin batısı ve doğusu arasında “empati”, “diyalog” kurulmasını sağlamak ve “barışa katkı vermek” amacıyla bir proje geliştirmişti. Proje kapsamında önceki yıllar da Diyarbakır’dan Ali Gaffar adını taşıyan çocuklar Hendek’e gelmiş, Hendek’te bir panel düzenlenerek Kürt Sorununun çözümüne katkı verilmeye çalışılmıştı.

Bu yıl beşincisi düzenlenecek “Ali Gaffar Okkan, Bir Kardeşlik Hikayesi” projesi kapsamında “Kürt annelerinin” Hendek’e gelip “Türk anneleri” ile birlikte “barışın” ve “kardeşliğin” dilini konuşması planlanıyordu. Fakat Hendek Belediye Başkan’ı Ali İnci nedendir bilinmez Kürt annelerini Hendek’e getirmekten son anda vazgeçerken Okkan’ın ölüm yıldönümünü AK Parti MKYK Üyesi Mazhar Bağlı ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın katıldığı sade bir panelle anmayı tercih etmiş. Bu yıl düzenlenen etkinlik geçtiğimiz yıllarda düzenlenen organizasyonlara bakıldığında oldukça sade ve basitleştirilmiş.

Başbakan Erdoğan ve AK Parti iktidarı “barış sürecini” yeniden başlatırken, iktidarın girişimine Ana Muhalefet Partisi CHP, STK’lar, basın ve sanatçılar “destek” verirken yine yapılan anketlere göre barış sürecini halkın büyük bir bölümünün istediği ortaya çıkarken Başkan İnci’nin, “Ali Gaffar Okkan, Bir Kardeşlik Hikayesi” projesini sadeleştirmesinin nedenini anlayabilmiş değilim.

Hatta Başkan İnci’nin, İnegöl Adliyesinin açılışında “Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı” ilçesine davet etmesi ve Arınç’ın da bu daveti kabul etmesiyle Okkan’ın ölüm yıldönümün de Arınç’ın Hendek’e gelerek açılımla ilgili önemli “mesajlar” vermesini bekliyordum. Kürt annelerinin Hendek’e gelerek Türk anneleri ile bir araya gelmeleri barış sürecinin yeniden konuşulmaya başlandığı bu günlerde ülkeye çok önemli bir “fotoğraf” ve “mesaj” verebilirdi. Verilen mesajlar ülkenin batısı ve doğusu arasında güçlü bir “empati” kurulmasına katkı sunabilirdi. Düzenlenen etkinlikler de “Kürt sorunu; şiddet, çatışma ve ölüm yerine diyalog, kardeşlik ve birlik ekseninde ele alınabilirdi.”

Sanırım Başkan İnci’nin, “Ali Gaffar Okkan Ali Gaffar Okkan, Bir Kardeşlik Hikayesi” projesini sadeleştirmesinin altında; “yerel seçimler” öncesi “milliyetçi reflekslerin” güçlü olduğu Hendek’te tepki almamak yatıyor diye düşünüyorum. 2009’da Diyarbakır’a gezi düzenleyip açılıma destek veren, daha sonraki yıllarda Kürt çocuklarını Hendek’e getirmek gibi “liberal” ve “cesur” çıkışlar yapan Başkan İnci bu yıl “eyyamcılık” yapmış. Başkan İnci’nin eyyamcılığı Sakarya ve Türkiye’nin önemli bir fırsatı kaçılmasına neden olduğunu düşünüyorum.

Öte yandan açılımı, barışı: yıkım ve vatana ihanet gibi gören, bu nedenle hergün köşelerinden Başbakan Erdoğan’a söven bazı “ulusalcı gazetecilerin” Hendek’e kadar gelerek Başkan İnci’yle sarmaş dolaş fotoğraflar vermelerinin ardından Başkan İnci’nin bu karalında son zamanlarda kendisini destekleyen ve yere göğe sığdıramayan ulusalcı gazetecilerin bir parça payı olduğuna da inanmaya da başladım.