Kimi insanlar güçlü ve makam sahipleri karşısında şekilden şekile girerler. Bukalemun misali hatta çoğu zaman bukalemundan hızlı renk değiştirirler. Misal güçlü zengin ve makam sahibi otoriter gözüken kişilere itiraz etmezler, edemezler. Onlara dur yanlış yapıyorsun demez, diyemezler.
Yanlış yaptıklarını görseler bilseler bile, tüm gücünü saygınlığını makam ve paradan aldıklarını para ve makam ellerinden alındığında o güç sahiplerinden geriye hiçbir şey kalmayacağını bildikleri halde, onlara boyun eğen uşaklık, yalakalık, soytarılık eden bazı insanlar var.
Gücün, makamın, paranın önünde esir olan, köle olan bazı insanlar var. Gücün ve varlığın tek sahibini unutanlar var. Hiç kimse hiçbir şeyin sahibi değil. Oysa herkese her şey emanet. Para pul, şan şöhret, güç kuvvet, beden bile emanet. Doğduğun da konan ismi bile emanet adı olur.
Cenaze can bedenden çıktığında, iki beyaz bez parçası arasında geçer aslında hayat. Doğarsın kundağa, ölürsün kefene sararlar. Hiç kimse hiçbir şeyin sahibi değil aslında. Herkes emanetçi, herkes kiracı bu dünyada, kalıcı değil. Velhasıl hiç kimse iyi kötü, güzel çirkin, güçlü güçsüz, fakir zengin. Bir varmış, bir yokmuş hayat. Kimse kimseye boyun eğmesin.
Üç kuruş için kimse kimseye köle, maymun, şebek olmasın. Bırakın renkten renge girme görevini bukalemun yapsın. İnsan olalım biz, insan gibi yaşayalım. Şu birkaç günlük hayatta öleceğiz sonuçta. Ha bir gün önce ha bir gün sonra.
Saygılarımla...
Yalçın Kaynak / Sadece Güreş Programı Yorumcusu