Henüz yeni olduğundan, değişen tabelasından ibaret daha net ve %100 başarılarını göremediğimiz (TGGF) mu? Kendisini isbat etmeye çalışan yeni kural, yeni ekip, yeni bir düzen kurmaya çalışan yeni ekip dediysek herkes yeni değil bazıları yeni düzenin eski adamları. Yani onlar dönemin değil, her dönemin yeni ekibi olmayı başarıyor. Hatta onlar her nasıl beceriyorlarsa giden onların yanlışlarından gidiyor, gelen onların yanlışlarına uyup geldikleri gibi gitme adayı oluyorlar.
Şimdilik duyumlara bakarak bu ekibin Ata sporumuzun geleceği için büyük çalışmalarda bulundukları, Ata sporumuza çağ atlatacak oldukları iddiası. Bu sözler ve iddialar bize yabancı değil. Geçmiş yönetimlerde aynı iyi niyetle, aynı iddialarda bulunmuşlardı. Fakat onlar geçmişte kaldı. Atalarımız boşuna dememiş; 'Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz.' Dilerim yeni TGGF yönetimimiz geçmişi iyi analiz eder, artıları eksileri hesaplar, işinin ehli duayenler ile çıkarsız, menfaatsiz, hesap gütmetmeyen hizmet aşığı bir ekip ile devam eder. İçindeki dönemin değil, her dönemin adamlarını tesbit edip evveline, ahirine bakıp araştırıp onları içlerinden temizler ve yoluna emin adımlarla devam eder. Yaptığı hizmetlerle yatığı değişiklilklerin haklı değişiklik olduğunu gösterirler.
Öte yandan yağlı güreşimize yüz yıllardır hizmet veren ayakta tutan, her yıl yağlı güreşimiz için belli bir bütçe oluşturup güreş organize eden geleneksel hale getiren belediyelerimiz var. Her ne kadar belediyelerimizin tamamının şartları pehlivanlarımıza yeterli gelmese de, belediye var pehlivanlarımızın yolluk, konaklama, yeme içme, soyunup giyinme yıkanma şartlarını düşünüp, her türlü imkanlarını sağlasa da, daaa diyorum çünkü iyiyi en iyiyi belirtmek gerek. Yapılanı takdir etme konusunda bu durum çok önemli zaten. Bu camianın içinde olan pehlivanından cazgırına, davul zurna ekibinden yağcısına, hakemine, seyircisine yapılan organizasyonun kalitesini tartabilecek bilgi birikime sahip demem o ki; Belediye var organizasyonda görev alan herkesin konaklama ve yemek durumunu düşünüp en kaliteli olanağı sağlar. Minikten başa tüm pehlivanlarımızın yıkanması, soyunup giyinmesi için en kaliteli şartları sağlıyor. Bakın abartmıyorum öyle belediyelerimiz var ki; bu belediyelerin ne yazık ki sayıları çok az. Abartmıyorum bilenler bilir, pehlivanlarımızın sadece konaklama, yemek ihtiyacı değil, organizasyona katılan, tartıya girip kayıt yaptıran tüm pehlivanlarımıza birer spor çanta hazırlayıp veriyor. Bu çantaların içinde güreş sonrası yıkanıp kurulanmaları için şampuan ve havlu bile var. Evet var, Rabbim bu belediyelerimizin, belediye yöneticilerimizin sayılarını artırsın...
Belediye var; sadece sezonu geleneksel hale gelmiş bir güreşi mecbur kaldığı için yapıyor. Yani tabiri caizse yapmış olmak için yapıyor. Bütçeyi öyle kısıtlı tutuyor ki; saha özensiz, ufak pehlivan sayısı kısıtlı, pehlivanların konaklama yeme içme durumu düşünülmemiş, soyunup giyinme yıkanma yerleri yeterli değil, üzülerek söylüyorum ki; yağlı güreşimizin zirvesi olan er meydanlarımız bile bu konuda sınıfta kalıyor. Her yıl yeterli alt yapı olmadığından er meydanı dışında kispeti ile ağaç aralarında yerde istırahat eden pehlivanlarımız güreşi biten pehlivanlarımıza yeterli olmadığın da, er meydanı dışında halka açık alanda yıkanan, soyunup giyinen pehlivanlarımız var, vs. vs. vs... Dilerim işini iyi yapan belediyelerimiz diğerlerine örnek olur. Onlar da bahane değil çözüm üretirler.
He bir de bu iki kurum arasında, TGGF ve belediyeler arasında ki sürtüşme tesisleşme yağlı güreşimize zarar vermekte. Burada siyaset yağlı güreşimize yarar sağlaması gerektiği yerde zarar veriyor. Her zihniyet istisnasız gelmiş geçmiş zihniyetler her gelen kendi ekibini, kendi zihniyetinde olanı göreve getiriyor. Bu durumu belki mevcut yönetim üzerine alabilir. Ben bu konuda ayrım yapmıyorum. Her zihniyet aynı nefsani durumu uyguluyor diyorum. Evet göreve gelen elbette kendi ekibini kurması kadar doğal bir şey yok, gelen ekibi ile gelir. Lakin benim düşüncem gelenin kurduğu ekipte benim adamım, benim zihniyetim olsun da kim olursa olsun değil, işinin ehli ehil kişilerden oluşmalı bu ekip. Eskiden kalan ehil kişiler, işini yapan mahir fedakar usta isimler varsa, yeni eski ayrım olmadan devam etmeli. Fakat eski ya da yeni işi sadece çıkar menfaat olan güreşi değil, kendi cebini düşünen aç gözlü 'Zangoçlar' ayıklanmalı, samimi görev ehli emektarlar görev almalı. Aksi taktirde her iki kurumda da başkanların ve zihniyetin siyasi ya da federasyon tabelalarının isimlerinin değiştirilmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Kalpler değişmez, zihniyet ötekileştirmeden kurtulamadığı sürece bu iki kurumun yağlı güreşimize faydadan çok zararı olur.
Gelelim pehlivanlarımıza; pehlivanlar bir ve beraber olmalı. Minikten başa tüm pehlivanlar bir çınar gövdesidir. Bu çınarın kökleri de alt boylardır. Küçük Orta Küçük, Küçük Orta Büyük, Büyük Orta, Başaltı ve Başpehlivanlar bu çınarın kökleri Alt boyları koruyup kollamazsanız bu çınar çürür ilk rüzgarda yıkılıp yok olur. İçinizde yağlı güreşimizin gelişip güçlenmesi daha ileriki yıllara çok daha güçlü varabilmesi için çaba sarfeden, çalışan, çalışmalar yapan, hak ve hakkaniyeti gözeten, yaptığı güreşin Peygamberlerimizden, Atalarımızdan bizlere emanet olduğunun bilincinde er meydanına salınırken getirilen salavatın ağırlığı, maneviyatının bilincinde güreş yapan yiğitlerimiz de var. Ne yazık ki; kendisine göre çeşitli sebepler ile anlık günü kurtarma düşüncesi içinde güreş yapan yiğitlerimiz de var. Herkesin kendince bir haklılığı olsa da, pehlivanlar yiğitler güreş seyircisinin bu durumdan hiçbir çıkarı menfaati geliri olmayıp, gideri olduğu halde km. yol yapıp sizleri izlemeye geliyor. Sizlerin er meydanında tuttuğunuz güreşi çok iyi analiz edebiliyor. Kimin kime nasıl güreş tuttuğunu ya da tutmadığını iyi biliyor. O yüzden sebebiniz her ne olursa olsun seyirciyi dişe diş kora kor güreşten mahrum etmeyin. Üzerinize sizi tanıyan sizin tanımadığınız insanların vebalini yüklemeyin.
Gelelim yağlı güreşimizin olmazsa olmazlarına. Yağlı güreşimizin temel taşları, emektarları, yağlı güreşimizin geçmişi geleceği güreşi ayakta tutan günümüze kadar taşıyan ağalarımıza, iş insanlarımıza. Onlar yağlı güreşimize ömründen, işinden, aşından, zamanından ayırıp variyetleri ile güreşe hizmet verenler. Elbette onların içinde de samimi, güreş aşığı, yardımsever pehlivan babası, abisi, hamisi olanlar olduğu gibi bir de düşüncesi nam salmak, reklam yapmak, paranın gücü ile egolarını tatmin etmek isteyen, gösterişi seven pehlivanlar arasında sadece hak edene değil, kendi istediğine göre istediği pehlivana her türlü imkanları seferber eden ağalarımız da var. Elbette kendilerini haklı gösterecek yanları var. Koskoca Türkiye Cumhuriyetinde Tarihi 600-700-800 yılı bulan bir sporumuz var. Dünya'nın en eski sporu olarak övündüğümüz bir sporun destekçisi, hamisi olması gereken her türlü imkanları sunması gereken Devletin kurumları varken onlar kendi imkanları, kendi zamanları ve kendi variyetleri ile bu sporun içindeler. Hal böyle olunca Hoca Nasrettin hesabı, 'Parayı veren düdüğü çalar' hesabına dönüyor. İyi de burada herkesin bir bahanesi var. Ne yapmak lazım, ne mi yapmak lazım, bahane üretmeyi bırakıp federasyonu ile, belediyeleri ile, ağası pehlivanı ile bir olup beraber olup bahane değil, çözüm üretmek lazım. Bencilliği, egoları, adamcılığı, zihniyetçiliği, çıkar menfaatçiliği bırakıp yağlı güreşimiz adına en yararlı, en faydalı olacak olanı bir ve beraber ortak akıl ile akil kişiler, ehil kişiler ile çözüme ulaştırmak lazım. O zaman haklı, haksız aramadan hak olanı yapmak, Hak'tan yana olmak lazım.
Saygılarımla...
Yalçın Kaynak / Sadece Güreş Programı Yorumcusu