Yaşadığımız coğrafyanın kaderi olsa gerek, kan ve gözyaşları eksik olmuyor bu topraklarda. Bazılarımızın imparatorluk bakayası sorunları bazılarımızın da makus talih olarak adlandırdıkları bu yaşadıklarımız korkarım ilanihaye sürecek gibi. Kan ve gözyaşı fırtınaları yerini barışçıl rüzgarlara bırakmayacak sanırım. Son yılların moda siyaset tabiri beka sorunu bu toprakların üzerinde kabus gibi durmaya devam edecek. Birde küresel felaket olan Korona illeti bu acıların üstüne ilave bir bonus gibi geldi.

Dünya bir taraftan virüs belasıyla uğraşırken birden Ermenistan kardeş Azerbaycan'a saldırdı. Haber bültenlerinden Ermenilerin bombalı saldırısında hayatlarını kaybedenlerin, yaralı olanların feryat ve figanlarını, yıkılan ve harap olan köyleri, ocakları sönen aileleri görmüşsünüzdür. Azerbaycan hükümeti kısmi seferberlik ilan ederek Karabağ da istila edilen köyleri geldi aldı. Anlayacağınız tam bir savaş durumu. Güneydoğu sınırlarımızda hala sıcak çatışmaların yaşandığı göz önüne alındığında Esad ve Barzani Türk Ordusuna saldırırsa hele hele birde Akdeniz de sular durulmamışken Yunanda gaza gelip efelenir ege kıyılarını bombalarsa seyredin siz esas cümbüşü. Elbette böyle bir hal sevindirici olmaz ama yine de ihtiyatı elden bırakmamak gerekir. Sakın felaket tellallığına soyunduğumu ya da savaş çığırtkanlığı yaptığımı zannetmeyin lakin ihtimaller dahilinde bizim coğrafyada her an her şeyin yaşanabileceğini unutmayalım.

Dünyada birçok milletin aksine bizim millet bu konularda tam bir sağduyu ile hareket eder. Sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranır lakin iş başa düştü mü tek yumruk olmasını bilip gereğini yapar. İstese üç beş cephede savaş ilan etsinler bizim millet için fark eden bir şey olmaz. Vatan der can vermeye hazır bir şekilde gider cephede savaşır. Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır zaten.

Yıllardır emperyal güçlerin uğraşmalarına karşın Türk milletinin genlerinde bulunan güç bu tezgahlara asla pirim verdirmedi. Bir yanda PKK'yı bela ettiler sanki ayrımcılık varmış gibi diğer yandan FETÖ'yü bela ettiler sanki din elden gidiyormuş gibi. Önceleri sağ sol dediler olmadı, Alevi Sünni dediler oda olmadı, sanki bu millet PKK'yı FETÖ'yü yer hepsinin hevesleri kursaklarında kaldı.

Kıbrıs'ta olanlara bir bakın hele. İçerde ve dışarda koro halinde rahmetli Denktaş'a sövenler, Annan planına aldananlar bugün Kıbrıs'ı ne hale düşürdüler, neredeyse Verde Kurtul diyecekler. Atalarının yaşadığı onca acı ve gözyaşlarına aldırmadan pervasızca küresel güçlerin piyonu gibi hareket edip bir sürü abuk sabuk işleri dillendiriyorlar. Denktaş'ın makamında olan şahısta bizzat bu işlere öncülük yapıyor. Hem de hiç utanmadan sıkılmadan. Hiç yaşanılanlardan ibret alınaydı, tarih tekerrürden ibaret olur muydu?

Umarım korkulan olmaz ve Kıbrıs Türk'ü bu tür oyunlara gelmez…