'...Biz derin bir uykudayken, ani bir patlama ile korkunç bir infilak meydana geldi. Gürültü bütün dünyada yankılandı. Karaları ve dağları yerinden oynatan şiddetli bir sarsıntı hissedildi.
Kayalar ve tepeler parçalandı. Korkunç öfkenin şiddetinden dağlar ve tepelerin kükremeleri işitildi, dehşete düşmüş hayvanlar gibi çığlıkları yankılandı. Bu sesler çok kalabalık bir ordunun çıkardığı gürültüye benziyordu. Tanrı'nın kudretinden korkan bütün mahlukat, çalkalanan bir deniz gibi sarsıldı ve titredi. Bütün ovalar ve dağlar tunç gibi çınlayıp kasırgaya tutulmuş ağaçlar gibi sallanarak savruldular. Tüm mahlukat uzun süredir hasta olan bir insan gibi çığlık atıp inleyerek büyük bir korkuyla acı sonunu bekledi. Ülke kederli bir kaçak gibi büyük bir dehşet içindeydi. Her yerden mahkum edilmiş bir insanları andıran feryat ve figanlar işitiliyordu. Depremin ardından gecenin içinde bir saat boyunca devam eden bu seslerden korkan herkes hayattan ümidini kesti ve -işte son günümüz, Kıyamet Günümüz geldi.- dedi. O günkü manzara böyleydi. Günlerden Pazardı. Çıkan gürültü çok şiddetliydi. Ay küçülüyordu. Sanki Kıyamet kopuyordu. İnsanlar dehşete kapılmış ve umutsuzluğa düşmüşlerdi. Ölü gibiydiler. Bu gece boyunca birçok şehir ve bölge harap oldu. Sadece Frank bölgeleri yıkıma uğradı. Diğer bölgeler ya da diğer halklar hiçbir şekilde zarar görmedi. Zarar gören yerler arasında Samsat, Hısnımansur, Keysun ve Raban şehirleri vardı. Maraş şehri korkunç bir şekilde yıkıma uğradı. Tek bir kişinin bile sağ kurtulamadığı bu kalabalık şehirde yaklaşık 40.000 kişi öldü. Benzer şekilde Mamistra (Misis) da sayısız erkek ve kadınla birlikte yok oldu. Dahası diğer pek çok köy ve manastır binlerce, on binlerce erkek, kadın ve çocukla birlikte yerle yeksan oldu...Deprem durduğunda yağmaya başlayan kar tüm zemini kapladı... '
Yukarıdaki satırlar 1114 yılında yaşanan Maraş depremini anlatan Urfalı Mateos'un vekayinamesi'den alınmıştır. Yıl 2023 6 Şubat aynı bölgede, 1114 yılında yıkılan yerlerin aynısında tekrar bir deprem oldu ve bu kez 'asrın felaketi' 50 binin üstünde canımızı aldı. Satırlar 1114 yılını anlatsa da acı, dehşet, korku ve ölüm aynıydı. Sabaha doğru 7. 8 şiddetinde bir deprem aynı gün öğlene doğru tekrar 7.5 şiddetinde bir deprem daha oldu. Bu yeryüzünde ender görülen bir durum olarak kayıtlara geçmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 6 Şubat depremlerinin 11 ilde yol açtığı maddi hasar ile ekonomik ve finansal kayıplar toplamının 2 trilyon TL'yi aştığını açıkladı. Bu bilanço 1999 Marmara depreminden yaklaşık 6 kat daha yüksek. Bu rakam Türkiye'nin 2023 gayrisafi yurt içi hasılasının %9'una denktir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), depremler sonucu Türkiye'de 658 bin çalışanın geçim olanaklarını kaybettiğini duyurdu. Türkiye'de bu depremlerden 13,5 milyon kişinin doğrudan etkilendiği açıklandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, depremden etkilenen 11 ilde 1 milyon 430 bin 363 binanın hasar tespitini yaptı. 507 bin bağımsız bölümden oluşan 227 bin 27 binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespit edildiğini bildirdi. Basit bir ifadeyle bu rakamlar bile yıkım ve felaketin boyutunu anlatmaya yetiyor.
Bir önceki yazımızda dünyayı haliyle ülkemizi de etkileyen 'pandemi' sürecinden bahsetmiştim. Pandemi süreci bitmeden ülkemizde meydana gelen bu yıkım ekonomimizi hiç beklenmedik bir dalgalanmayla karşı karşıya bıraktı. Milletimiz kadirşinaslığını ispat ederek tek yürek oldu. Yurt içi ve yurt dışında muazzam bir yardımlaşma faaliyeti yapıldı. Yardımlar o raddeye ulaştı ki artık yeter, yardımlar israfa dönüşüyor denilmeye başlandı. Her şeye rağmen yaraları sarmak bir hayli zaman alacak ve ekonomik olarak deprem öncesine dönmek hiç de kolay olmayacak. Yıkılan fabrikalar, kopan üretim zinciri, şehirlerini terk eden iş gücü, tedariği kesilen hammadde... On bir tane ilimiz adeta yerle bir oldu. Özellikle ekonomik olarak sıfırlandık. Devletimiz olağanüstü çabayla bölgeyi ayağa kaldırmak için seferberlik ilan etti. İlk saatlerden günümüze kadar teyakkuz hali hiç bitmedi. Deprem yıktıklarıyla geçip gitmedi, sebep olduklarıyla da uzun yıllar telafisi zor hasar bıraktı. Milletçe ekonomik yükümüz yüz iken deprem sonrası yüz bin oldu. Depremde ölenlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Allah devletimizin de yar ve yardımcısı olsun. Ve Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu türlü felaketlerden korusun.