Çok değil bir yıl önce biz bir 'pandemi' yaşadık değil mi? 2020'de başlayıp 2022'de biten covid-19 (koronavirüs) pandemisi tüm dünyayı sardığı gibi ülkemizi de adeta ölüm sessizliğine gömmüştü. Çin'de ortaya çıkmıştı. İnsanlar sokaklarda aniden yere yığılıp kalıyordu.Ülkemizde ilk vaka açıklandığındaki toplumsal korkuyu hatırlayınız lütfen... İki yıl boyunca hepimizi esir alan bir hastalık ve mücadele süreci yaşadık. Sokağa çıkma yasakları, 'maske-mesafe-temizlik' sloganı, uzaktan iletişim ve uzaktan bayramlaşma... Uzaktan eğitim ve aşı...
Her akşam tv'lerde şu kadar vaka sayısı, şu kadar ölü, şu kadar tedavi edilen, şu kadar entübe, şu kadar taburcu... haberlerini hatırlar mısınız? O günlerin popüler deyimiyle 'mikroskopla görünmeyen bir canlı' insanlığı rehin almıştı.' Her türden profesörler, bilim insanları da her akşam ve gün boyunca televizyonlarda arzı endam ediyorlardı da bizler onların iki dudağı arasından çıkacak ümit veren sözcükleri hasretle bekler olmuştuk. Anne ve babalar hatta eşler bu hastalık korkusuyla aylarca birbirinden ayrı kalmıştı. Aile bireyleri evlerinin durumuna göre odalara kapanmış birbirlerinden uzunca bir süre kaçmıştı. Marketlerden getirilen her poşeti tek tek açıp içindekileri çamaşır sulu bezlerle silip dolaba yerleştirmişliğimiz de vardır. Dışarı çıkmanın adeta bir lüks haline geldiği pandemi günlerinde eve giren kişiler tüm eşyalarını kapıda çıkarıp poşetlere koyduktan sonra da banyo yaparak ev halkı arasına katılabiliyordu.
Marketler yağma halinde dolup boşalıyordu. Bu ülkedeki en büyük sıra Ramazan pidesi kuyruğu iken açık olan tek yer marketlere dahi sıra halinde ve maskeli olarak girebiliyorduk. Kişisel stokçuluk tavan yapmıştı markette luppo bisküvi stoklayan dayıyı hatırlayınız... Maske takmadığı için ve yasağa uymadığı için hatta sokakta yakalandığı için ceza yemişliklerimizi hatırlayınız.
Dünyanın gündemi ve tüm insanlığın önceliği haline gelen pandemide altmış beş yaş üstü olan hastaları ölüme terk eden ülkeler mi görmedik, ölülerini topluca gömen ya da yakanları mı görmedik? Aşıları önce bana lazım diyerek piyasadan toplayanlar mı görmedik, hatta başka ülkelere satılmış olan aşıları bizzat devlet eliyle gasp edenleri mi görmedik? İnsanlarını sokakta ölüme terk eden ülkeleri mi görmedik; kendi insanını coplayıp, zorla evlerine tıkan ve dahi evlerin kapılarına tahtalar çakıp insanların dışarı çıkmasını önlemek için çıldıran devlet yetkilileri mi görmedik? Maske takmayanların dövüldüğü, kovulduğu, aşağılandığı ortamları hatırlayınız. Tıbbi çaresizlik sonucunda avuç avuç ilaç yutarak zehirlenen insanları hatırlayınız. Hastane koridorlarında can çekişen ve nefes alamadığından çırpınan insanların görüntülerini hatırlayınız. Sağlık çalışanlarının damar damar şişmiş yüzlerini , kıpkırmızı gözlerini hatırlayınız. Cenaze namazı kılınamayan ya da iki üç kişiyle kılınıp defnedilen yakınlarımızı hatırlayınız.
Tüm dünya fakir zengin, gelişmiş gelişmemiş; siyah beyaz, müslüman gayrimüslim tamamen covid -19'a teslim olmuş, ülkeler sınır kapılarını kapatmış, bir ülkeden diğer ülkeye gitmeyi bırak aynı şehirde dışarda dolaşmak olağanüstü hale gelmişti.
Tüm dünyada üretim durdu, tüketim çılgınlaştı.Açlık ve ölüm korkusu zirve yaptı.Tüm bu şartlar içinde dünyanın ekonomik, siyasal, toplumsal, dinsel düzeni tamamen değişti. Adeta yeni bir ekonomik iklim oluştu. Günün sonunda pandemi bittiğinde hepimiz derin bir nefes aldık fakat etrafımızda inanılmaz bir yıkım ve enkaz gördük. Dünya genelinde kopan üretim ve tedarik zinciri yoksulu daha yoksul zengini de ultra zengin haline getirdi. Bizim ülkemizde ise devlet eliyle ve aziz milletimizin kadim sosyal merhameti sayesinde bu savaştan en az hasarla çıktık. Yurt dışındaki vatandaşlarımızı özel uçaklarla taşıyan, hane halkına imkan nisbetinde maddi yardım yapan, kişi başına uygun kredilendirmeler yapan, hastaları arasında ayrım yapmadan hizmet veren, tedavi masraflarını karşılayan, vatandaşlarının pandemi asgarisindeki ihtiyaçlarını temin eden, sanayiyi açık tutmaya çalışan, üretimi kollayan ve devamlılığını sağlayan, hastane imkanlarını ve yoğun bakım imkanlarını arttıran ve sayıca çoğaltan bir devletin yanında ekmeğini bölüşen suyunu paylaşan bir millet olarak süreç boyunca direndik. Pandemi sonrasındaysa ekonomik olarak yaşadığımız sarsıntı, boşalan devlet kasası ve kontrolden çıkmış olan piyasa maalesef hala devam etmektedir.Yıllardır tüketim ekonomisine dayalı kurgulanmış maliyemiz iflas etmiş ama pandemi sonrası toparlanma sürecimiz de başlamıştır. Bugün yaşadığımız ekonomik sarsıntının altında yatan en önemli sebeplerden birisi pandemidir. Umarım tekrarı bir daha ve hiçbir zaman asla yaşanmaz.