Dedem : ' Kurbanlık koçları açık ağıla(evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer) alalım.Kurbanlıklar yemlerini burada daha bir iştahla yiyor ve daha kısa sürede ete doyuyorlar!' dediğinden beri uzun süredir bunun sebebini anlamaya çalışıyordum. Yem aynı, mekan aynı, su aynı, yemleri veren aynı, koyunlar aynı ama koyunlar kapalı ağılda daha az yiyorlar. Açık ağılda ise daha fazla yiyorlar ve daha kısa sürede etleniyorlar.
Neden..? Bu durumun sebebini dedeme sorduğumda : ' Evlat, hayvanlar da insanlar gibidir, kendilerini rahat ve güvende hissettikleri mekanlarda iştahlanırlar, bizim kurbanlıklar açık ağılda hem kendilerini güvende hissediyorlar çünkü başlarında çoban yok, yanlarında köpek yok bu da tehlikeden uzaklaştıkları hissini veriyor. Hem de açık alan olduğundan sevdiği otları otluyormuş gibi bir his veriyor ki kurbanlıklar açık ağılda daha hızlı semiriyorlar.
Neden böyle bir giriş yaptın diye sorulursa günümüzde dünyayı sanal alemden ibaret sayan çok ciddi bir kitle mevcut. Bu kitlenin sayısı da her geçen gün artıyor ki ülke nüfusumuzun yarısına yakını dünyayı bu alemden ibaret sayıyor. Sanal alemin de türleri var ve bunlar içinde en etkili olanı da Twitter denilen açık ağıldır. Şöyle ki bir # (hastag- heçteg) yani konu başlığı belirleniyor. Bu konu başlığı altında herkes yorum yaparak etkileşime giriyor. Genellikle birbiriyle aynı konulara gülen, ağlayan; aynı konuları alkışlayıp, eleştiren; aynı konular etrafında birleşen kişiler birbirlerini takip ederek bu heçtegler altında fikirlerini ifade ediyorlar. Ne yazık ki suistimale açık olan bu alanlar adeta istismarın sanal kaleleri haline gelmiştir. Genellikle algı oyunu ve istismar üzerine kurulu bu sanal alemin sakinleri; hayata bakışlarını, siyasi fikirlerini, ruhsal ve psikolojik hallerini hep buradan beslenerek oluşturmaktadırlar. Bu hal son dönemlerde iyice zıvanadan çıkmıştır ki yerli yersiz doğru yanlış ne varsa her konuda çok ciddi etkileşimler olmakta ve bu ülkemizin gündemini de belirlemektedir. Bir hakim verdiği kararı twitterdeki gündeme göre değiştirmekte, yine twitter gündemine göre oluşan eğilim doğrultusunda karar vermekte; tutuklama, serbest bırakma, ceza arttırma, yakalama vb. pek çok hüküm twitter gündemine göre verilebilmektedir. Ülke yönetiminde verilen pek çok karar da twitter gündemine göre olabilmektedir. Hal böyle olunca kendini muhalif sayan, mevcut hükümetin gitmesi dışında hiçbir çözüme açık olmayan güruh da twitterde inanılmaz bir şekilde organize olmuşlar. Bu muhalif güruh, yalan, spekülasyon, kışkırtma dahil işine yarayacağını düşündüğü her şeyi kullanmaktan çekinmemektedir. Ülkede deprem olur kullanırlar, hastalık olur kullanırlar, kaza olur kullanırlar, yurtdışı kaynaklı bir sürü yalan ve maksatlı haberi hiç sorgulamadan anında yayınlayarak fitne değirmemine su taşımaktadırlar. İçinde bulunduğumuz seçim atmosferindeyse bu kontrolsüz hal iyice kayışı kopartmış ve ülkeyi karpuz gibi ikiye bölünmenin eşiğine getirmiştir. Seçim süreci boyunca sürekli galibiyet üzerine paylaşımlar yapıldı. Anket şirketlerinin algı oyunları pompalandı. Sırf iktidar gidiyor havası oluşturmak adına her türlü fitne mübah görülerek paylaşıldı. 14 Mayıs sabahı bu twitter güruhu seçim zaferinden emin kutlama hazırlıkları yaptı. Hatta intikam yeminlerini daha açıktan etmeye başladı. Hesap sormak üzere tüm hazırlıkları yapıp bunu da duyurdular, ta ki seçim sonuçları ilana başlanıncaya kadar... Uğradıkları hezimetin şokuyla da netleşen sonuçlara göre de hemen düzenli ve organize bir inkar, karşı çıkma ve reddiye politikasına geçiş yaptılar. Ardından da depremzedelere yapılan yardımlara dil uzatmaktan başlayıp iktidar lehine oy veren her kim varsa hakarette ve küfürde sınır tanımadılar. Bu iflah olmaz kibirli tavırları onları izahı mümkün olmayan mağlubiyetlere abone yaptı. Twitterde kurdukları sanal kalelerinde paydaşlarıyla oyalanırlarken gerçeğin soğuk tokadıyla sarhoşluğa evrilmiş halleri ibretlikti. Seçimin öncesinde bir çay ocağına oturmayan, bir dolmuşta ayakta gitmeyen, bir hastanenin acil servislerine uğramayan, bir kafede oturmayan, bir pazara girmeyen, bir marketten poşet doldurmayan, bir öğle yemeğini tabildot yemeyen, bir seyyar satıcıdan bir kilo bir şey almayan, bir nalburdan 50 gram çivi almayan kişiler twitter ağılından ülkeyi yönettikleri zannettiler. Her şey onların istediği gibiydi. Twitter ağılında masa başında kendilerini güvende hissediyorlar. Yazdıklarına elli yüz de beğeni geldi mi ohhh, suyundan da koy! Memleketi onlar idare ediyorlar. Halkı da onlar yönlendiriyorlar gibi kaf dağlarından aşağı inmediler.Klavye ve ekran dışındaki gerçek hayat onların olmasını istediği gibi değildi oysa. Bunu da açık ağılda çabucak semiren kurbanlıklar benzeri beş yıldan beş yıla yedikleri tokatla ancak anlıyorlar. Twitter açık ağılında semiren bu kurbanlıklar
kendi özel ve sanal alanlarında her şeye hakim olduğunu zannede zannede yedikleri halk tokadından da nasiplenemediler. Bu twitter çocukları akıllanmak şu yana dursun bir öz eleştiriden dahi kendilerini muaf sayarak beş yıl sonrasında yiyecekleri tokada yanaklarını şimdiden uzattılar.