Birini sevmeye başladığınızda sanki onu hep tanıyor olduğunuz hissi uyanır ya hani.
Onsuz geçirdiğiniz zamana kahreder, bi yandan da çok eskiden tanışığınız olan can dost, sevgili, yaren olduğunu düşünür kendi söylem ve ruhumuzun hissetiklerine şaşırırız ya hani.
İşte tam da öyle hissetmek istediğimiz, o tanımadığımız ama aslında bize herkesten yakın olanı özlerken,
yada varlığından şükür duyup, her daim bildiğimiz o tanıdık yüze selam olsun!
Ruhumuza kimin iyi geleceğini keşke önceden anlayıp kestirebileceğimiz mekanizmamız olsa,
seçsek o bize ait olan insanı.
Boş yollarda anlamsız manevralarla vakit kaybedeceğimize o doğruyu bulup hepimiz huzura kavuşsak.
Ne arayınca bulunuyor malesef, ne de sorguladıkça bu işin içinden çıkılıyor.
Kaybettiğimiz zamanlar bize hep bir ders, hep bir amaç uğruna iyilikle mücadele etmek için güç verirken,
bir yandan da keşke geçmiş harcanan zamanı, 'değer' insanla geçirseydim mantığı çok acımasız.
Hangi birine sırtımızı dayamamız lazım, hangisiyle daha mantıklı bir yolda yanyana yürüyebiliriz ki...
Bütün bunların sonucunda yine camın önünde oturmuş umutla yağan yağmura bakan bir çift yalnız göz, kendini bu çıkarımdan kurtaracak diğer yarısını arıyor… Hayal ettiklerimizin her ayrıntısıyla doya doya yaşayabileceğimiz anlar olması dileğimle. Yalnız değiliz hiç birimiz..