Yatağa uzandığımızda tek hissettiğim, elimi bel kıvrımında ona göre uygun yere koymam için yaptığı hamlelerdi.
İstediğim ise, kimsede daha önce hissetmediğim sadece onun bana hissettirdiği bensiz olamama ruh haliydi. O kadar benliğiyle bana dahil oluyordu ki onsuz olamayacağım hissini bu kadar yaşayamazdım. Kimseyle olamadığım kadar tek, başbaşa verdiğimiz, nefeslerimizin birbirine değdiği, ellerimizle kenetlendiğimiz bir hal.
Ne içtiğimi sordu bana ağzımdan almıştı kokuyu, bir an onu rahatsız ettiğimi düşünürek üzüldüm, sordum da. Hayır sadece ne içtiğimi ağzımdan alnına yayılan kokunun ne oldugunu merak etmişti. Bu ne kadar güzel ve önyargısızdı, kimsede bulamadığımız (arasakta) aslında herkeste ya da en çok aşık olduklarımızda bulmak istediğimiz.
Yakalamıştık belkide, onunda hayatında ilk ve ender yaşadığı, başka kimsede de yaşayamayacağı bir andan bahsediyoruz. Bana göre böyle, sana göre değil, ne fark eder ki herkes istediği gibi anlamakta, yaşamakta hayatına göre yorumlamakta serbest. Nedir ki? Sadece merak ettiğini benden hiçbir şekilde iğrenmediğini, aksine beni yaşamanın hoşuna gittiğini hissettiğimde rahatladım. Özür diledim, dilemene gerek yok dedi. Şaşırmıştım, kendimi yabancı hissettiğim ruhlara, hep arafta olduğum hallere alışkın olduğum için. Kendimi yinede yastığın soğuk tarafına doğru biraz çektim ona rahatsızlık vermeyi asla istemiyorum. O yaklaştı, alnını alnıma nefesini benliğime dayadı. Çok mutluydum, aklımdan daha önce kimseyle yaşamadığım ve hiçbir koşulda vazgeçemecegim biri olduğunu hissettim. Ne kadar şanslıydım. Bunca yıldır derdime derman, sohbetime hoşbeş yapacak gerçek dost, yaren, sırdaş aradığımda hep hataya düşmüşken gece yatağıma yattığımda kendime hepsinden daha paha biçilmez yoldaşımı bulmuştum.
Seni çok seviyorum 'Kızım'.