Düne kadar güreşler neden olmuyor diye her kafadan bir ses çıkarken; kimi federasyonu, kimi belediyeleri, kimi Güreş Düzenleyen Belediyeler Birliğini hatta kimi siyasileri ve mevcut hükümet yetkililerini eleştiriyordu. Herkes bir yerlere vuruyordu. Ağzı olan konuşuyor, kalemi olan yazıyordu.
Kolay değil, 660 yıllık kültür mirasımız, Ata sporumuz neredeyse iki yıl sekteye uğradı. Sebebi tüm dünyayı ilgilendiren milyonlarca insanın ölümüne sebep olan Koronavirüs mikrobu sadece spor camiasını değil, tüm sektörleri etkiledi. Dünyayı durdurdu adeta.
Öyle bir durumda insanın canı mevzu olduğunda konunun sorumlusu, ilgilisi, yetkilisi, bilgilisi olmadığımızdan etrafımızda ki etkinliklere, spor faliyetlerine bakarak gönül vermiş olduğumuz yağlı güreşlerin yapılmaması, yapılamaması bizleri darladı. Yazanlar, çizenler, söyleyenler, söylenenler bir an önce güreşler yapılsın diye dört bir koldan saldırdık. Geriye baktığımızda güreş camiası da dahil olmak üzere bir çok camiadan hiç beklemediğimiz değerlerimizi bu hastalık sebebi ile kaybettik. Bizzat bu hastalığı yaşamış, zorda olsa atlatanlardan biri olarak diyorum ki; bu virüs ne sporcu, ne siyasi, ne kariyer, makam mevki, şan şöhret tanımıyor. Yatırıyor, süründürüyor bir çoğunu da hayattan koparıp alıyor. Böyle bir durumda kim olursa olsun en üst düzey önlemler dahi alınsa risk almaya öncü olmaya zor cesaret eder.
Evet bir takım spor dallarında karşılaşmalar yapıldı. Lakin bu spor dalları ya milli yada büyük sektörlere ülkelerin ekonomisine büyük katkı sağladığından, dünya genelinde ortak çözüm arandı. Ortak çözüm bulundu. Devamında her ülkenin kendi içinde de örnek teşkil etti. Ufak ufak spor faaliyetleri yapılmaya başlandı. Nihayet yağlı güreşlerimiz de neredeyse hepimizin haklı yada haksız eleştirdiği baskı yaptığı Türkiye Güreş Federasyonu, Güreş Düzenleyen Belediyeler Birliği ve Tarihi Edirne Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim'in yapmış oldukları çalışmalar sonucunda, Antalya Kumluca Yağlı Güreşleri ile başladı. Hep bir ağızdan güreşler olsun da nasıl olursa olsun derken, döndük kusur aramaya, hatalar yanlışlar aramaya evet yanlışı hatayı görmek lisanı hal ile bildirmek gerek.
Yazımın başında da dediğim gibi bu durum çeşitli sebepler düşünülerek intikam alırcasına vurun abalıya; yok olsun, gözden düşsün, başarısız görünsünler olmamalı. Biz, 'Sadece Güreş Sayfası Yöneticisi, TGF Yağlı Güreş Basın Yayın Kurulu Üyesi, Güreş Aşığı Cemil Tekin ile Kumluca Er meydanında sahadaydık.' Eksik aksak olan bir takım şeyler vardı. Elbette bir çoğu da etkili, yetkili kişiler tarafından anında müdahele ile çözüldü. Örneğin saha içinde kısa bir süre pankart krizi yaşandı. Tamda bizim bulunduğumuz yerde yaşandı. Başpehlivan Ali Gürbüz, hocası Hikmet Tuğsuz ve ekibi sahaya çeşitli sebepleri ile vefat eden pehlivanlarımız; Cengiz Elbiya, Reşit Karabacak, Hakkı Aygün ve üç yüz minare manisinin mimarı Kırkpınar Başcazgırlarımızdan merhum Pele Mehmet lakaplı Mehmet Tura'nın anısına fotoğrafları bulunan pankart astılar. Açıkçası bu pankart beni çok duygulandırdı. Sebebi nedir bilmem bu pankart Kumluca Belediyesi Zabıta Ekipleri tarafından kaldırılmak istendi. Duruma bizzat yerinde ve anında TGF Genel Sekreteri Tahir Yılmaz müdahale etti ve sorun büyümeden anında çözüme ulaştı.
Başpehlivanlar harici alt boylardaki pehlivanların yollukları verilmeyecekti. Kırkpınar Ağası Sayın Seyfettin Selim ve Güreş Düzenleyen Belediyeler Birliği elini taşın altına soktu. Seyfettin Selim 200 bin, Belediyeler Birligi 100 bin lira olmak üzere toplamda 300 bin lira bağışta bulunarak, tüm pehlivan yollukları verildi.
Bir önemli durum da sahada seslerine alışık olduğumuz, açıkçası seslerini duymak istediğimiz bazı cazgırlarımızın davet edilmemesi yada unutulması, bana göre ömrünü er meydanlarına adamış, manileri ile pehlivanları ve seyirciyi coşturan, 'Pele ustanın Üç yüz Minare manisini Pele ustanın mahdumu Pele Bülent Tura davet edilip ona okutulsaydı daha bir anlamlı olurdu.'
Sonuç itibari ile bu zor süreçte artısı eksisi ile Federasyon Başkanımız da, Güreş Düzenleyen Belediyeler Birliği de, Seyfettin Selim Ağamız ve diğer Ağalarımız da Ata sporumuza önem veren, saygı duyan, değer veren diğer belediye başkanlarımız da iyi niyet ile bu sorunun altından kalkıp güreşlerimizi hiç kimse zarar görmeden en sağlıklı ve en kaliteli bir şekilde yapma çabasında idiler.
Eee ne yapalım biz yazmasaydık, baskı yapmasaydık, bu güreşler olur muydu? Sorunları, eksikleri yazmayalım mı? Diyenleri duyar gibiyim. Yazın, yazalım elbette doğru olanı. En cesur şekilde yazalım. Kişi yaptıklarında, yazdıklarında cesur değilse samimi de değildir. Cesur olmayan güvenilirde değildir. Cesur olamayan gerçeklerin peşinde de koşamaz. Cesur olmak gerekir elbet, tavşana kaç tazıya tut demeden.
Bu güreşlerin yapılabilmesinde basının etkisi tabiki yok sayılamaz. Yazalım fakat yazılarımızda tenkit etmeyi, eleştirmeyi bildiğimiz gibi takdir etmeyi, teşekkür etmeyi de bilelim. Unutmayalım; ne yiğidi öldürelim nede hakkını yiyelim. Bu zor süreçte elini değil, gövdesini taşın altına koyan, başta Türkiye Güreş Federasyonu Başkanımız Musa Aydın olmak üzere, TGF Genel Sekreteri Tahir Yılmaz, Yağlı Güreş Düzenleyen Belediyeler Birliği, Kırkpınar Ağamız Seyfettin Selim ve tüm güreş ağalarımıza, Kumluca Belediye Başkanı Mustafa Köleoğlu ve ekibine, kule hakem heyetine ve saha hakemlerimize, cazgırlarımıza, davul zurna ekibimize, basınımıza, emniyet güçlerimize, sağlık ekiplerimize, sahada güreş tutan pehlivanlarımıza bu yola gönül vermiş, baş koymuş herkese teşekkür ediyorum. Sağolun, varolun, sağlıklı kalın. Darısı Tarihi Edirne Kırkpınar Yağlı Güreşleri olmak üzere, tüm güreş düzenleyen belediyelerimize İNŞAALLAH. Rabbim birliğimizi daim ve kaim eylesin.