Bugün nasıl güzel bir güne uyandık. Yazın en güzel günleri… Her şehrimizde ayrı bir etkinlik var. Her kanalda farklı bir söyleşi, her gazetede ayrı bir haber, her sosyal medyada farklı bir hashtag… Bugün 2 Temmuz 2019. Sahi sen yazıyı okuyan, şehrin sıcak mı? Aklında ne var gündeme dair, bugün kim ÖTEKİ?

Bende bugün tarih 2 Temmuz 1993. Ben bugün Sivas' dayım. Ben bugün caddede geziyorum. Ben yıllardır huzurla yaşamış bir halkın ezileniyim belki, yakılanı, kapısı işaretleneni, kimliğini gizlemek zorunda olanı! Ben bugün galeyana gelenim belki de aynı şehirde ekmeğimi, suyumu, tuzumu bölüştüğüm insanları yakıp yıkacak olanım! Ben bugün başka bir şehirde umarsızca kanalları dolaşan, yine mi diye sıkılıp televizyonu kapatanım…

Ben bugün Madımak Oteliyim. Benim için sıradan bir gün… Sahi hangi han bilir duvarların ağlayacağını. Hangi han bilir tarihte siyasetin kara lekesi olarak kalacağını… Hangi kalem bilir sahipsiz bırakılmış bir milletin ağıtını yazacağını… Bilinir mi cehaletin insanlığı ateşe vereceği!

Madımak 26 yıldır aynı yerde oluşumuzun kara günü… Madımak cehalet… Madımak bilgisizlik… Madımak değişmeyen ÖTEKİnin bir eşi! Madımak siyasetin BİLMİYORUM deyişi. Madımak insanlığın GÖRMEDİM deyişi. Madımak çığlıkların DUYULMADIĞI ama ağıtların, şiirlerin yol alışı…

Sivas Katliamı, Madımak Katliamı ya da Madımak Olayı olarak bilinen 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta gerçekleşen ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan olaylardır. Madımak Olayı 'nda dışarda toplanan göstericilerden de iki kişi hayatını kaybetmiştir.

Madımak Olayı 'nda grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verir ve oteli taşlar. Madımak Oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakılır. Otele sığınmış olan kişilerden, aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirir. Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtulur. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip, merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan karşıt görüşlü kalabalığa doğru itilir. Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç girişiminden araya giren polisler kurtarır. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürülür.

Madımak Olayı sonucunda 33 konuk, 2 otel görevlisi ve 2 gösterici yaşamını yitirir. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen '2 günlük sokağa çıkma yasağı' ile birlikte, güvenlik güçleri şehirde tam bir hakimiyet sağlayabilir.

Turgut Özal'ın ölümünden sonra Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman Demirel'in yerine DYP Genel Başkanı seçilen ve Başbakan olan Tansu Çiller görevi devralalı henüz bir hafta olmuştur.

Çiller'in Madımak Oteli'nde yaşananların ardından söylediği sözler tartışma yaratacaktır: 'Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.'

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın münferit olduğunu ve 'Alevi - Sünni çatışmasına dönüşmemiş olmasını' vurgular:

'Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.'

İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise Aziz Nesin'i hedef gösterir: 'Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir.'

Aziz Nesin, ilerleyen günlerde Gazioğlu'nu 'yalancılıkla' suçlar.

Koalisyon ortağı SHP'nin eski genel başkanı, dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü, olaylar sırasında Aziz Nesin'le telefonla görüşerek 'en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını' söyler.

İnönü, katliam ardından SHP'ye ve kendisine yönelik eleştirilere, 'Ne yapayım, yetkim yoktu' cevabını verir.

Madımak Oteli'nden sağ kurtulan Aziz Nesin, Temel Karamollaoğlu'nu 'Gazanız mübarek olsun' diye bağırarak saldırgan grubu kışkırtmakla suçlar. O dönem bazı gazetelerde aracın üzerine çıkıp konuşma yapan ve daha sonra Nesin, itfaiye merdiveniyle otelden çıkartılırken onu tartaklayan bir kişinin fotoğrafları yayımlanır. Gazeteler, 'provokatör' olarak nitelendirdikleri bu kişinin Belediye Başkanı Karamollaoğlu olduğunu öne sürer. Karamollaoğlu, yangını başlatan kalabalığı azmettirdiği iddialarını hiçbir zaman kabul etmez.

İlerleyen günlerde fotoğraflarda görülen ve halka 'Gazanız mübarek olsun' sözlerini sarf eden kişinin Sivas Belediye Meclisi'nin Refah Partili üyesi Cafer Erçakmak olduğu ortaya çıkar. Karamollaoğlu'nun ilerleyen yıllarda, baştan itibaren olayları yatıştırmaya çalıştığını ve ölümlere çok üzüldüğünü söylemekle birlikte olayları katliam olarak nitelememesi ve oteldekilerin pencereleri açmamalarını vurgulaması tartışma yaratır. Karamollaoğlu, 24 Haziran seçimleri öncesinde Artı TV'de katıldığı programda Sivas'la ilgili bir soru üzerinde şunları söyler:' Katliam olarak vasıflandırmadım. Bu üzücü bir hadisedir. Bu, hakikaten çok acı olarak tarif edilir. Ancak; katliam demek kasıtlı olarak ben bu insanları öldürmek için şunu yaptım denirse olur. Onun adı katliam olur. Ama orada bir hadise meydana gelmiş; oteldeki perdeler yakılmış, arabalar yakılmış… Arkasında da ateş bacayı sarmış. İçerideki insanlar da benim hala anlayamadığım, pencereleri açmadıklarından dolayı insanlar ölmüş.'

Yargı sürecinden bahsetmek isterdim lakin tarih affetmez… Kayıp çocukların, kayıp failleri…

Bugün Madımak Otelinin, bugün 33 aydının, bugün ekmeğini çıkarmak için orada olan iki otel görevlisinin, bugün dışarıdaki iki göstericinin, bugün can pazarının 26cı yılı. Yıl 2019 ne değişti diye bakıyorum şöyle ardıma… Biz insanoğlu öğrenemedik dört kapıyı. Biz açamadık yürek kilitlerini. Hakikat kapısı açıktır halbuki herkese… Öteki' den çıkamadık bir kere… Olamadık hakkıyla kul… Oldu insanlık kül…

Birçoğumuzun aşk acısıyla dinlediği bir türküyle gidiyorum ben… Bizlerin aşk acısı dediğimiz ve çoğumuzun bilmediği acı aslında baba acısıdır. Mazlum Çimenin Madımak' da kaybettiği babası Nesimi Çimen'e yazmış olduğu bir türküyle… Sahi türküler yanmaz!

Öyle ağırım ki kendime
Sen benden gittin gideli.
Terim küs olmuş tenime
Sen benden gittin gideli.

Öyle bıkmışım ki kendimden
Kurudum düştüm dalımdan.
Sanki ruhum çıktı canımdan
Sen benden gittin gideli.

Bir cefam var idi bin oldu
Aktı gözüm yaşı sel oldu.
Yaz baharım döndü kış oldu
Sen benden gittin gideli.