Canı sıkıldı, aldı kalemi eline, Yalçın yazar şimdi. Dereden tepeden, uzuuun uzun dediniz değil mi? Sizden tek ricam var yazıyı okumaya başlayın, aslı astarı olmayan uydurma bir yere geldiğiniz an okumayı kesin...

Ben; yiğitçe, mertçe herkesin bildiği fakat, içinden konuştuğu ya da birkaç kişilik sohbet ortamında dedikodu misali fısıltı olarak konuştuğu birçok konuyu yazacağım. Bu yazacaklarım benim uydurduğum şeyler değil, camia içinde konuşulup kimsenin bu gidişe dur demediği, diyemediği ancak her geçen gün çığırından çıkıp, dualı çayırları beddualı çayıra döndüren adeta kangren haline gelmiş, çözüm bulunmazsa tüm vücudu sarıp yok edecek konular...

Bakın; Camia içinde seyircisinden pehlivanına, cazgırından davul zurna ekibine, hakeminden  basınına, federasyon yetkililerine kadar herkes birilerinin kusurlarını anlatıyor. Kime baksan karşı taraf suçlu. Tepeden tırnağa herkes kusurlu, masum kimse yok.

Tepede; adamcılık tarafcılık, yancılık, hemşehricilik balık baştan kokar hesabı bir sözün sonunda cilik, cılık, culuk varsa sıkıntı da var demektir. Kimine vur  cezayı, kiminin ağa babaları var göz ardı, sümenaltı kimine 10 görev, kimine 30-40-50 görev, kimine sen bizden değildin sana hiç yok görev. Kimine düdük çal ver cezayı, kimine arkası var dön arkanı görme sürsün sefayı, kiminin aslı nesli görevi dahi belli değil, bir eli yağda bir eli balda arı misali her gittiği yerden yolunu buluyor, şey her çiçekten bal topluyor. Kiminin afedersiniz eşek hep gölgede gelen ağam giden paşam misali...

Yukarıda durum böyle olunca, aşağıda doğal olarak herkes kendi düzenini kuracak. Pehlivanlar; sen burada beni çevir, ben orada seni çevireyim. Sen burada yürü, ben orada yürüyeyim. Benim param var takviye alırım, öbürü benim param yok takviye alanı söylerim. Organizatörler sen benim ekibe 1000 ver, yarın bana gelince ben sana 1000 vereyim. Organizasyonun maliyeti 10 bin de al, oradan kıs buradan kıs 10 binlik maliyeti 6 bine düşür. 4 bini yanlışlıkla arka cebe at...

Gel aşağıya kimi popülaritesi olan adamı çevresi olan cazgır birçok güreşi bağla. Bağladığın güreş başına akşama kadar güneşin altında eli kolu ağzı hiç durmadan davul zurna çalan garipleri kendine mahkum bırak, pazarlık yap, aldıkları 3 kuruş paralarına ortak ol, mecburi komisyon kes ve bu komisyonu gayri resmi fiyat bile koy. Adamın var ya her yerde, yakalansan da yaptığın belgelense dahi nasıl olsa sana kimse dokunamaz...

Öte yandan şu basın bize sıkıntı ateş saçıyor, uzak tut. Bir diğeri yağcı, yalama, yalaka her yerde olsun. Olmazsa da oldur, bir yolunu bul, kitabına uydur o bizden çünkü.

Bütün bu senaryoyu ben yazmıyorum. Herkesin dilinde, ne gariptir ki en çok da bu halkanın içinde olanların dilinde. Bu kadar Ali Cengiz oyunu içinde dualı çayır olabilir mi? Bu benim, bizim duyduklarımız eminim devede kulak bile değildir. Bir operasyon yapılsa yağlı güreş camiasına, kim bilir daha akla hayale sığmayan neler çıkar neler. Ben burada direkt olarak hiç kimseyi suçlamıyorum. Bütün bu yazdıklarım zaten ortalık yerlerde herkes tarafından konuşuluyor. İşini hakkıyla yapan hiç mi kimse yok? Vardır elbet onlar kendilerini biliyorlardır. Herkes kendi kalbini bilir. Rabbim herkesin kalbini biliyor. İstisnalar var mutlaka onlar da zaten bu yazıyı kim yazacak, kim bu gidişe dur diyecek, arı kovanına kim çomak sokacak sabırla bekleyenlerdir elbette...

Aslında ben burada kendi yolunu çizenleri, kendi çarkını kuranları suçlu bulmuyorum. Burada bir kusur, bir hata, bir yanlışlık, bir çarpık düzen varsa bu durumun suçluları yöneticilerdir. Eğer, 1000 yıllık tarihi geçmişi olan dünyanın en eski sporu sayılan kültür mirasımız dediğimiz geleneğimize tam resmi nizami hak ve hakkaniyet içinde kanun ve kuralları istisnasız uygulayacak şekilde idare etseniz, hiç kimse kendi kuralını, kendi düzenini, kendi çarkını kurmaya yeltenemez ve dualı çayırlarımız beddualı çayır olmaktan kurtulur, dualı çayır haline döner. Bu kadar teranenin döndüğü yerde 7/24 salavat çeksen, dua etsen ne olur? Ne olur biliyor musunuz bu terane devam ettikçe er meydanlarına dua değil, beddua yağar. Keşke, şu er meydanlarında herkesin yaptıkları, yapmak istedikleri anlında görüntülense merak ediyorum camiadan kaç kişi er meydanına çıkabilir, kim kimin anlına bakabilir, herkes herkesi suçluyor da o açıdan. Hâlbuki; belkide karşıya bakan karşıyı kirli görüyor ya, kim bilir belki de baktığı kendi penceresi kirlidir. O yüzdendir karşıyı kirli görmesi.

Ben, kendi penceremi temizleyip yeniden bakacağım nasipse karşıya. Sizler de istisnasız başkanından ekibine, pehlivanından cazgırına, davul zurna ekibinden yağcısına, hakemine, ağasına, paşasına herkes kendi penceresini temizlerse eminim ortada kirli kalmayacak. Varsa aklı, fikri, zihni, kirli olan herkesin gözleri önünde ifşa olacak. Bir temizliğe başlayacaksak önce kendi kapımızdan, kendi penceremizden başlayalım. Zaten kendi temizliğimizle uğraşırken, kimsenin kirini pisini pasını görmeye vaktimiz olmayacak. Vakit olduğunda da zaten herkes temizlenmiş olacak.

Saygılarımla...

Yalçın Kaynak / Sadece Güreş Programı Yorumcusu