Sevgili okurlar, "ALMANYA'DAN MEKTUP VAR" adı altında; Almanya'da yaşayan gurbetçi çocuklarımızın, gençlerimizin ve kadınlarımızın acısıyla tatlısıyla yaşanmışlıkların kesitleriyle sizleri buluşturuyoruz. Kimi zaman hüzünleneceğiz, kimi zaman sevineceğiz, kimi zaman da düşüneceğiz. Kalın sağlıcakla.. Fatma Kılınçer
Merhabalar ben Osman,
Almanya doğumluyum, 21 yaşındayım, bana öfke kontrolüm olmadığı için psikolojik tedaviye ihtiyacım olduğunu iddia ediyorlar.
Elbette öfkeliyim, çocukluğumda kendi kendime yetmem gerektiği öğretildi çünkü bana. Annem ve babam bütün gün çalışıyorlardı, okula kendim gider gelir annemin geceden hazırladığı masadaki çoğu kez sevmediğim şeyleri yemek zorundaydım. Kapıyı kimseye açmamam konusunda da sıkı tembihliydim. Ailemin bana ayıracak vakitleri yoktu anneme doyasıya sarılamadan büyüdüm ben.. Okulda yabancı oduğum için haklı olduğum zamanlarda haksızlığın mağduruydum. Türklük kavramı en ince detayına kadar öğretildiği için milli duygularım her zaman ağır basardı. Palazlandım kim Türklüğüme dil uzattıysa kavga ettim yeri geldi öldüresiye dövüldüm.. Okuldan soğudum, eğitim hayatım katledildi. Oysaki Kimya Mühendisi olmaktı hayalim. Olmadı, oldurmadılar !
O çok sevdiğim vatanıma geldim, bastığım toprağın benim olduğu vatanıma. Kendimi inanılmaz güçlü hissediyordum, çocuksu bir sevinçle. Asılı bayraklarımız, konuşulan dilimiz, inancımız olan camilerdeki ezan sesleri içime huzur dolduruyordu.
Türkçem çok iyi değildi gittiğim kafelerde alaylı garsonların gülüşleri.. Gittiğim berberin, "seni Almancı seni"... diye sırıtan şaka yaptığını sanan çirkin o esprisi. Akrabalarımın cebimdeki parayı yemek için attıkları binbir taklalar...
Anladım ki,
O bastığım toprak benim olsada adım her zaman Almancı olarak kalıcı olacaktı. Ülkemde de yabancı olduğumun kanıtıydı bu...
Psikolojik tedaviye ihtiyacım olduğu tartışılır ama biz gençlerin kimlik sorunu ve arayışı içinde olduğumuz kesin..
Keşkelerle dolu olmasın hayatınız,
Selamlarımla…