Bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan terör eylemleri, İslam dünyası kadar Batı dünyasını da can evinden vuruyor. Müslüman ülkelerdeki ekonomik ve siyasal sorunların, kurşun atılan savaş alanlarında değil, oy atılan seçim sandıklarında çözülmesi, bütün dünya için hayati önem taşıyor. İslam dünyasıyla, Batı dünyası arasında, dengenin sağlanmasında, moderatörlük görevi demokrasisi ve ekonomisi gelişmiş Türkiye'ye düşüyor.
*
Türkiye kültürel derinliği, ekonomik zenginliği ve demokratik yönetimiyle, Avrupa ile Asya arasında bir çevre ülke olmaktan daha çok, bir merkez ülkedir. Demokratik kültürü ve ekonomik yapısıyla Türkiye, Batı ile İslam dünyası arasındaki barışın en büyük ve en güçlü güvencesidir. Türkiye'de çatışma olursa, hem İslam hem Batı dünyası, ekonomik ve siyasal krizlerden kurtulamaz. Dünyadaki bütün krizlerin kaynağında baskı ve şiddet vardır. Suçsuz insanları hedef alan şiddet, bütün ülkelerin birlikte savaşması gereken ortak düşmandır.
*
Dünyanın her yanında, dinine, ırkına ve yaşına bakmadan, herkesin güvenliğini tehdit ve kamu düzenini sarsan terörle savaşmak, bütün ülkelerin başta gelen görevidir. İnsan hayatına hiç önem vermeyen, kamu düzenini altüst eden terör, bütün dünyanın ana sorunudur. Terör sorununu sözle çözmek, silahla çözmekten çok daha önemli ve çok daha etkilidir. Kamu düzeninin sağlanmasında, dönüştürücü sözün ustası, aklı hem başında, hem gönlünde olan aydınların, tartışılmaz bir sorumlulukları vardır.
*
Akıllarıyla düşünen, gönülleriyle konuşan aydınlar, kutup yıldızına benzerler. Nasıl kutup yıldızı, sürekli kuzeyi gösterirse, aydınlar da akıllarıyla kamunun, gönülleriyle de toplumun yanında yer alarak, sürekli doğru olan, yapılması gerekeni gösterirler. Onlar çağlarından sorumludurlar. Aydınlar düşünce ve eylemleriyle, korku ve düşman üretmezler, insanlara ümit ve güven verirler, Terör eylemlerinin üstesinden gelmenin yol haritası aydınlardadır. Aydınlar uzakları görürler, düşünülmeyeni düşünürler.
*
Hayatın özünü edebiyatın sözüne dönüştüren aydınlar, bilgeliği akıldan akıla olduğu kadar gönülden gönüle de, bir meşale gibi bir kuşatan bir kuşağa taşırlar. İnsanların düşünce ve eylem dünyaları gönüllerinde gizlidir. Dönüştürücü sözün ustası aydınlar, insanların gönüllerinde gizli olanları dillerinde açığa çıkarırlar. Hayat özün söze, sözün öze dönüşmesiyle anlamlı ve yaşanır kılınır. Aydınlar tutum ve davranışlarıyla, insanların özgürlükleri gibi, güvenliklerinin de önemli olduğunu sürekli vurgularlar.
*
Görevleri iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek olan aydınlar, birbirleriyle, doğruyu aramak ve doğru olmak için yarışırlar.
*
Dünyanın bütün aydınları, insanlık tarihinin her döneminde, 'Doğru güzeldir, güzel doğrudur' demişlerdir.