Hayat su gibidir, girdiği kabın şeklini alır ve buna benzer birçok şey ile de adlandırılır, yaşadığımız hayatın anlamını başkalarının sırtına yüklerken kendimizi cümle sonuna konan nokta gibi buluyoruz.
İnsan gelişen, okuyan ve büyüyen bir olgu. Kavram olarak farklı bir denklemin içinde olsakda start noktamız aynı olup yarışın içinde herkese adil olmayan engeller ve zorluklar çıkıyor. Gelişen insan gelişirkende değiştiriyor hem kendini hem etrafındakileri, bunu olumlu anlamda yaptığında pozitif, olumsuz anlamda yaptığında ise dahada farklılaşıyor.
Yeni dünya düzeni insanları ne kadar yakınlaştırmış gibi dursada yazılı olmayan kanunlarımızı siliyor, ayrı kalan duygu ve düşüncelerimizi karmaşıklaştıran yeni düzen bizi soyutlaştırıyor.
Kabın içinde su gibi olan insan her daim biraz daha kap gibi olmaya başlıyor, yeni dünya düzeni yada kavramsal yaşam, duygu, his ve sudan ibaret olan insanı taş, mantık ve çıkar peşine koşturuyor.
Hayat birçok şey gibi olsada aslında hiçbir şey, aynı biz insanlar gibi birşey olmadan önce hiç olduğunu hatırlamayan insan ne hiçliğini biliyor nede benliğini.