Sakarya'da son 10 yıldır özellikle çevreyi ilgilendiren konularda hiçte hoş olmayan yatırım(!) haberleriyle karşı karşıya kalıyoruz.

Üzülerek ifade etmeliyim ki, Allah'ın bize bahşettiği tüm nimetleri deyim yerinde ise katlediyoruz. Derelerimizi, nehrimizi, gölümüzü kirletiyoruz.

Ve nedense insanoğlu için diğer canlılar ve ekolojik dengenin hiçbir önemi yok.

Hiçbir şey yapmasak bile vatandaş olarak akıl almayacak şekilde atık sularımız için yapılan alt yapımızı çöpe çevirebilecek özelliğimiz var.

Dönüp geriye baktığımızda, bir kaç çimento fabrikası, bir taş ocağı ve doğalgaz çevrim santralinin yöneticileri Sakarya'nın kapısını çaldı.

Bunların dışında Sapanca ormanlarının betona dönüşmesi ve rahatsız eden yatırım türleriyle karşı karşıya kaldığımız onlarca durum var.

Yani yeşilimize, suyumuza, dağımıza, taşımıza her zamankinden daha fazla sahip çıkmak zorundayız.

***

Sermaye sahipleri açısından bakınca Google Earht'a bakıp arazi beğenen soluğu Ankara'da alıyor.

Prosedürleri tamamlayarak ÇED dediğimiz Çevresel Etki Değerlendirme başvurusunu yapıyor.

Kamuoyunun da zaten bu süreçten sonra haberi oluyor.

Çünkü Sakarya yatırımın muhdeviyatı ne olursa olsun biçilmiş kaftan.

Kimler bu şehirde neler denemedi ki!

Günlerdir şehir gündemini işgal eden, Karasu Darıçayırı Mahallesi konusu var.

2010 yılından bu yana o bölgede bir firmanın yönetimi çimento fabrikası kurmak istiyor.

O yıllarda araziyi satan bölge halkı birkaç ay sonra gerçeği görerek isyan etti.

Orada eylemler yapıldığında hepsine katılan biri olarak söylüyorum bunları.

Sonrasında yargı süreci işledi ve ÇED iptal edildi. Bir zaman sonra heyetler bölgede keşifler yaptı.

***

Gel gelelim geçen hafta o firmanın temsilcileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ÇED başvurusunu yaptı.

Bu fabrikanın Darıçayırı mahallesine kurulmasına, kentte görev yapan bürokratlar onay verdi.

İnsan ve çevre faktörü denilen nasıl bir şey inanın aklım almıyor.

Şehri umursamadan karar verenlere gösterdiğimiz tepki kadar, her fırsatta AK Parti'ye laf yetiştirmek için kuyruğa girenleri de es geçmemek gerek.

Peki birkaç ağacın sökülerek başka yere naklini ağaç katliamı olarak görüp sosyal medyada fırtınalar koparan, çevrecilik anlayışları şovenizm üzerine kurulu olanlar nerede!

Şehrin yani bu milletin vekilleri, siyasiler, meclis üyeleri, başkanlar, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, mimarlar, mühendisler neredesiniz?

'Tren Adapazarı Garına gelmeli' diyerek şehrin göbeğinde eylem yapılırken fotoğraf karesine girmek için can atan o isimler nerede peki!

Ayda bir kendini mutlu etmek için toplanarak emeklilik günlerini geçiren Kent Konseyi nerede?

***

Kimse Sakarya'ya yapılacak olan çimento fabrikası gerektiği kadar sesini yükseltmedi.

Çok şükür ki bu kadar umursamazlığa rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ilgili komisyonu ÇED raporunu onaylamadı.

Bunun tek bir nedeni vardı!

Tüm kurumların olur vererek ÇED dosyasısına eklenen görüşlerin içinde sadece bir kurumun olumsuz görüşü Bakanlığın bu kararı almasına yetti.

Başkan Zeki Toçoğlu'nun talimatıyla Büyükşehir Belediyesi ÇED raporuna olumsuz görüş bildirdi.

İnsanı, doğayı ve diğer canlıları, daha doğrusu Sakarya'nın güzellikleri göz önünde bulundurarak görüşünü bildirdi.

Zeki Toçoğlu'nun bu davranışı ÇED raporunun onaylanmamasını sağladı.

Büyükşehir Belediyesi'nin halktan ve şehirden yana tavrı çimento fabrikasının kurulmasının önüne set çekmiştir.

***

Kirli sanayiyle ilgili olarak Toçoğlu'nun görüşünü herkes çok biliyor.

Yeşil bir Sakarya diyor. Kirli sanayiye şehrimizi asla ve asla kurban etmeyiz diyor.

Söylemleri açık ve net olduğu gibi; tutumu da şovdan uzak ve gerçekçi…

Birçok çimento fabrikasına ve taş ocağına dur diyen Toçoğlu, dik bir duruş sergiliyor.

'Ben varken olmaz' diyen Toçoğlu kirli sanayi sermaye sahiplerinin korkusu oldu.

Bu şehrin dağını, taşını, suyunu koruyan kişinin ellerinden öperim.

Toçoğlu'na bu şehir ne kadar teşekkür etse azdır.

Herkesin sustuğu, razı olduğu bir konuda şehre sahip çıkması asla hafife alınamaz.

Belki herkes yorulmuş, yıpranmış umutsuz olabilir.

Toçoğlu asla taviz vermeyeceğini bize gösterdi.

***

Hafızalarımızı tazelediğimizde şehirde benim bildiğim 5'e yakın çimento fabrikası ve taş ocağı açılacaktı. Toçoğlu bunlara hep 'Dur' dedi.

Hatta birçoğunda da büyük riskler aldı.

Toçoğlu bu riskleri neden aldı?

Ve ben artık biliyorum ki Toçoğlu olduğu sürece kirli sanayi avcunu yalar.