İster ürün, ister hizmet, isterse de bilgi olsun, üretmesini bilen toplumlar yoksul düşmezler. Hangi alanda olursa olsun, üretim insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yapılır. Dünyada hayatı kolaylaştırmak için üretim yapanlar,bütün insanlığın sevgisini kazanırlar. Bunun için Anadolu'da, insanların zorunlu ihtiyaçlarını karşılama, yorulma bilmez bir gayretle çalışanlar, toplumun bütün kesimleri tarafından, saygıyla ve sevgiyle karşılanırlar.
*
Hacı Bayram'ın şiirleriyle yoğrulan Anadolu'da, insanların alınlarının terleri ve ellerinin emekleriyle geçinmeleri özendirilir. Anadolu insanın kültüründe mutluluk, iki uç olan yoksulluk ve zenginlikte değil, üreten el olmasını bilmekte aranır.Dünyada yoksulluğun üstesinden yoksullar gibi tüketen, varlıklılar gibi üretmesini bilenler gelirler. Anadolu'da yoksullar gibi,yaşamak bir erdemdir. Ancak başkalarına el açtıran yoksulluk, bir erdem olarak görülmez.
*
Kırgızistan'dan Fas'a kadar, Türk ve İslam dünyasının, en büyük ve en önemli sorunu, eğitimsizlikten kaynaklanan yoksulluktur. Müslüman ülkelerin ortalama eğitim seviyeleri, Avrupa ülkelerinin gerisine düştüğü için, kişi başına düşen gelir de düşük kalmaktadır. Dünyanın her yerinde, eğitim seviyesi yükselten ülkeler, gelir seviyesini de yükseltirler. Yoksulluk mesleksizlikten, mesleksizlik de eğitimsizlikten kaynaklanır.
*
İslam ülkelerinin üzerine bir karabasan gibi çöken yoksulluğun, üstesinden gelmenin yol ve yöntemleri sürekli tartışılmalıdır. Yoksulluk toplumun bütün kesimleri için, her zaman ateşten bir gömlektir. Yoksulluk sınırını aşarak, bütün toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ülkelerin, kültürel değerlerini dünyaya taşımaları mümkün değildir. Bu yüzden Anadolu'da ümitsizlik gibi, yoksulluk da inançsızlıkla bir tutulur.
*
Toplumlarına ümit ve güven vermeyen ülkeler, tüketen el olmaktan, üreten el olmaya geçemezler. Bunun için Anadolu'da, 'İnanan insan tekeden süt çıkarır' denilir. Dünyanın her ülkesinde, yoksulluğun kaynağında eğitimsizlik vardır. Mesleksizliğin üstesinden gelemeyen toplumlar, yoksulluğun pençesinden kurtulamazlar. Yaşı ne olursa olsun, toplumda herkesin üretimiyle tüketimini birbirinden farklı kılması gerekir.
*
Yoksulluğu yenmede, sanıldığı gibi sermaye değil, eğitim önemlidir. Eğitimli bir toplum ekmek peşinde koşmaz, buğday yetiştirmeye bakar. Bir yardım kuruluşu ona ekmek verirse, bir günlük ihtiyacını karşılar. Ona bir gönüllü bir kuruluş ekmek yapmasını öğretirse, onunla birlikte bütün ailesinin ömür boyu ihtiyacını karşılar. Dünyada yardım kuruluşları, ekmek dağıtmak yerine, ekmek yapmasını öğretecek, yardımlaşma yöntemleri geliştirilmelidir.
*
Dünyada yoksullukla savaşmak, her ülkenin, her kuruluşun görevidir. Eğer ülkelerin sahillerinde insanlar açlık çekiyorsa, yoksulluğun giderilmesinden bütün dünya sorumludur.
İnsanlar denizden yararlanamıyorlarsa, kaynağında sermaye yetersizliği değil, eğitim yetersizliği vardır.
*
Yoksulluk ile eğitimsizlik, kapalı bir ekonomik yapı oluşturur. Eğitim seviyesi düşük toplumlar yoksuldur. Yoksul toplumların eğitim seviyesi düşüktür.
*
Bir toplumda herkes en azından, tükettiği kadar üretmesini bilirse, kimse yoksul düşmez.
*
Bütün toplumlarda,iki günü birbirine eşit olanlar, çevrelerini yoksullaştırırlar.
*
Eğitim ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla bölünmez bir bütündür.