Keşke şuan biri olsaydı yanımda, konuşabilseydim diyebildiğim kimse yok.

Tek başıma pencereden giren havayla mest olmuş, kasım soğuğunda kendi halinde biriyim.

Konuşmayı seven insanların, hele ki anlatacakları varsa en büyük girdap ve yalnızlığıdır,

tek başınalık.

İnsanı her türlü hataya itebilecek ortam hazırdır aslında.

Sanki pimi çekilmiş bomba gibi birine kendini açmak, içini dökmek tek arzusudur ama kimsesi yoktur.

Bu sadeliğini başka yanlışlarda anlamlandırmaya çalışması ne masum bir arayış.

Ne yazık ona.

Kendini ifade etmek isterken yadırganacağını hiç düşünmeden döker içini oysa, çıkarsız sadece dinlenmek isteyerek. Masumiyetin kalkanını kullanarak kimse onu yadırgamaz sanır.

Aslında işler hiçde umduğu gibi yürümez. İçini dökerken duyduğu rahatlık ve karşısındakinin onu anladığını düşünme hissi, anlıkta olsa rahatlatır kalbini. Ta ki gerçeklerle yüzleşene kadar.

Ruhunu açtığı insanın kendince yaptığı çıkarımlar, hiçte onun bahsettiği gibi değildir oysa.

Belkide kendini anlatamamış olduğundan farklı lanse etmiştir.

Yine ne yazık değil mi?

Dürüstlüğün, iç huzurun ve mertliğin bu kadar yanlış anlaşılacağını hiç aklına getirmemişti halbuki.

O kendinden, duygularından, hayata dair anlamlandırdığı ne varsa anlatırken, sesini birileri duysun isterken, bunları hesaplamamıştı.

Tuttuğu yasları, hesapsız sevinçleri, anlık heyecanları ve dolaylı mutluluklarını ifade ederken hep sığınacak bir liman, onu anlayıp benzer duyguları hisseden birinin varlığını ispatlamak için uğraşıyordu. Tüm çabası buydu.

Kişinin yalnızlığının başladığı nokta belkide hayal kırıklığına uğradığı duygular bütünüydü. Halbuki kendince lego parçaları gibi üst üste koyduğu, altta kalan, dengesizleşen parçalar ritmini kaybedip yıkıldığında uğradığı şaşkınlıkla, sağlam varsaydığı herşeyin dağılması ne sarsıcı bir çarpışma ve yüzleşme.

Günümüz ilişkileri gazete manşetleri gibi büyük puntolarla yansıtılırken, gerçekte asılsız ihbarlar geliyor hergün önümüze.

Yüzleştiğimiz sahteliklere hala şaşırıyor olmak lütuf mu, yoksa insanlığın laneti mi bu hissettiklerimiz...