Batının, batılın örfüne, adetine her türlü sporuna sarıldık sevdalandık, sahip çıktık da; 1400 yıldır güçleri, kuvvetleri, kudretleri, maneviyatları, salavatları, naraları ile er meydanlarını, cihat meydanlarını titreten batıya, batıla, dünyaya nam salmış, dosta güven hasmına korku salmış, pirler pehlivanlar üstadı Hz. Hamzadan yakın tarihimize kadar namı, örfü, adeti, maneviyatı ile süre gelmiş bir kültür misasımızdır.

Aliçoların, Kara İboların, Kavasoğlu İbrahimlerin, Koca Yusufların, Adalı Halillerin, Kurtdereli Mehmetlerin, Katrancı Mehmetlerin, Hergeleci İbrahimlerin ve daha nice yiğit pehlivanların bizlere miras bıraktığı yağlı güreşimize sahip çıkamadık. Yenemediler koca yiğitlerimizi, ne yapsalar olmadı. Kuralları dokusuyla oynadılar. Ata sporu güreşin minder güreşini icat ettiler, hemde Grekoromen koydular adını. Mindere çektiler, çayırda yenemeyince yiğitlerimizi.

Dörde bölündü güreşimiz; Minderi, Yağlısı, Abası ve Şalvarı ne hikmettir bilinmez sahip çıktık, devlet millet hep birlikte mindere. Genlerimizde var birkere pehlivanlık. Duyduk ya branşı, dalı ne olursa olsun sonunda adı güreş. Öğrendik; Minder güreşini de Grekoromen'i ve hatta Serbest'i de...

Şampiyonlar çıkardık; Dünyada, Avrupada, Olimpiyatlarda. Gurur duyduk şampiyonlarımızla. Elbette saymakla bitmez minderde ki efsane yiğitler. Yaşar Doğular, Gazanfer Bilgeler, Hamit Kaplanlar, Mithat Bayraklar, Teyfik Kışlar, Celal Atikler, Ahmet Ayıklar, Mahmut Demirler, Hamza Yerlikayalar, Şeref Eroğlular, Mehmet Akif Pirimler, Rıza Kayaalpler, Taha Akgüller o kadar çok ki sayamadıklarımız affola. O kadar adapte olduk ki mindere...

Cumhuriyet tarihinde en çok madalya aldığımız spor dalı oldu minder güreşi. Bu başarılara yatırım yapmak gerekir elbette. Ülkemin dört bir yanında alt yapı, tesisleşme, ekip ekipman destek her anlamda; 'yağlıya gel yağlıya' diyenleri duyar gibiyim. Nasıl unutulmasın ki yağlı güreşimiz, şu yazıda bile mindere girdik. Gariban sporu yağlı güreşi unuttuk. Unuttuk, Devlet yöneticilerimiz gibi örfünden, adetinden, ananelerinden özünden koparılan, panayır havasına, görsel şölen havasına dönüştürülen kimileri için siyasi, kimilerinin çıkar, menfaat kapısına dönüşmüş ve hatta kimileri için pasta savaşına dönüştürülmüş Ata sporumuz yağlı güreş. Artık gelmedi mi vakti, kim hatırlayacak, hatırlatacak yok olmaya yıkılmaya yüz tutmuş sözde kalmış, kültür mirasımız yağlı güreşi; her spora el atan, destek veren devlet millet el atmamız, sahip çıkmamız gerekmez mi?

1000 yıllık tarihten bize emanet, Ata yadigarımıza sahip çıkmamız gerekmez mi? Batıdan, batıldan gelen tüm sporlara sahip çıktığımız gibi. Mindere, Futbola, Basketbola, Voleybola, Hentbola, Karateye, Boksa, Kick Boksa, Muay Thai'ye, Tenise ne olduğunu bilmediğim adını duyduğum Bedmintın'a bile ne eksik, ne bekleniyor, kim bekleniyor?

20-25 yıldır sanki beddua almış, Edirne'den çıkmayan 'Altın Kemer' gibi. Yoksa beddua alan kemer değil de, yağlı güreş midir? Örften, ananeden, maneviyattan, sünnetten, haktan, hakikatten, adaletten uzaklaştıkça eğitim de önemli bunların yanında. Belki de istemesini bilemedik. Sen dedik,
ben dedik, bu dedik, şu dedik, biz demedik diyemedik. Velhasıl böyle olmamalı, er meydanı yiğitleri.

Salavat ile başlar bizim güreşimiz. Ezan ile durur, bir tek bizim güreşimiz. Bir olmayı, biz olmayı nasıl diyor sesine, nefesine kuvvet cazgırlarımız; 'keser gibi olma hep bana hep bana, testere gibi ol bir sana bir bana.' Sözlerde, manilerde mi kalmış bizim örfümüz, adetlerimiz, ananelerimiz, maneviyatımız, teslimiyetimiz bu sebepten midir, iki yakamız bir araya gelmez. Kime sorsan haklı, kime sorsan mağdur ve bir de mağrur. İstisnasız kendine kalbine baksın herkes, bence ben ne kadar dürüstüm, temizim, haklıyım, hakkaniyetliyim diye. Bu işin çözümü belli bence. Karşıya bakmadan herkes kendi kapısını, kalbini süpürecek; temiz olmak istiyorsa önce. Bir olursak, beraber olursak, biz dersek, duyar bizi de herkes.

Lütfen; Ata sporumuza gönül vermiş, emek vermiş Güreş Federasyonumuz, Ağalarımız, Belediye Başkanlarımız, Pehlivanlarımız, Hekemlerimiz, Cazgırlarımız, Davulcularımız, Zurnacılarımız, Yağcılarımız, Güreşimizin Duayenleri, Akademisyenlerimiz, tek amacı 'Güreş' olan Basınımız, Sosyal Medyacılarımız; artık bir olma zamanı, birlik olma zamanı. Yağlı Güreşimize kökten çözüm bulma zamanı. Tarihine, geçmişine sahip çıkamayan, geleceğine hiç sahip çıkamaz. Yok olur gideriz...

Bir ve beraber olmamız dileği ile. Saygılar; mutlu, umutlu günler...