Türk basınının duayen ismi Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirmişti. Mumcu, katledilişinin 25'inci yılında dualarla anıldı

1993 yılında aracına yerleştirilen bombayla katledilen Uğur Umucu, ölümünün 25 yılında anılıyor. Uğur Mumcu'nun evinin önündeki ağacın etrafı mumlarla çevrildi.

Gerçekleri gün yüzüne çıkardığı araştırmalarına karşı duramayanlar, tam 25 yıl önce bir pazar sabahı hain bir tuzakla yok ettiklerini sandılar duayen gazeteciyi. Oysa katledilişinden önce şöyle seslenmişti kendini yok edeceğini sananlara:

'Ben Atatürkçüyüm… Ben, cumhuriyetçiyim… Ben laikim… Ben antiemperyalistim… Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım… Ben insan hakları savunucusuyum… Ben, terörün karşısındayım… Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır.'

Atatürkçülüğünü yazı ve kitaplarında dile getiren Mumcu, tanımını ise şöyle yapmıştı:

'Atatürkçülük ne demektir? Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.

GÖZLERİN AÇIKSA GÖRECEKSİN!

1975'te kaleme aldığı 'Çağın Suçu' başlıklı yazısında ise şöyle diyordu Mumcu:

'Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün bir topluma, bütün insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur çağımızda. Susmayı, bir yaşam biçimi olarak benimseyen insanlar vardır. Özgürlükleri ve silahları konuşmamaktadır. Her adaletsizlik onların eylemsizliklerinden güç alır biraz da. Ellerini kana bulayanlar, içlerindeki korların mezar taşlarıyla yaşayanlar, aynı adaletsizliğin ve aynı suçun ortaklarıdır hep birlikte. Gözlerin açıksa göreceksin! Kulağın sağır değilse duyacaksın! Ellerin kesik değilse uzanacaksın!'