Sakarya Büyükşehir Belediyesi Nisan Kültür Sanat Etkinlikleri 'Toplumsal Dönüşümde Sünnet' söyleşi programı ile devam etti. Tarihi Alicanlar Konağı'nda gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak Doç. Dr. Hayati Yılmaz katıldı.
Tek başına din yaşanmaz
Doç. Dr. Hayati Yılmaz, 'İnsanlar inanmakla birlikte vardırlar. Toplumlarda inanma duygusunun getirmiş olduğu inanç dediğimiz bir teorik dışa yansıma var. Allah inancı, melek inancı, ahiret inancı gibi ifadeler inanma duygusunun teorik ifadelerdir. Bir diğer dışa vurum tarafı ise amel olarak adlandırdığımız pratik olan kısımdır. İnancımızın gereği olan bazı ibadetleri bazı pratikleri yapmak zorundayız. Namaz, oruç, zekat gibi inancımızın getirdiği ibadetler inanma duygusunun pratik kısmını oluşturuyor. İnanma sosyolojik olarak da kendini dışa vurmak zorundadır. Yani dindarların ya da o dine mensup olanların oluşturduğu toplumdur çünkü bir kişi tek başına dini yaşayamaz. O yüzden bütün dinler mutlaka beraberce yaşayabilecekleri bir sosyolojik grup oluşturmak zorundalar. Dinin bütün kurallarıyla, gerekliliğiyle yaşanabileceği ortam toplumdur' dedi.
Düzeni sağlayan üç temel yapı
Yılmaz, 'Toplumda düzeni sağlayan temel yapılar din, hukuk ve ahlaktır. Yani aynı dine mensup insanlar aynı toplumda daha düzenli olurlar. Aynı hukuka bağlı insanlarda toplumda belli bir düzen içerisinde yaşarlar. Ahlaki değerleri aynı olan insanlar ise toplum içerisinde daha az çatışırlar. Bu üç temel birbirinden bağımsız değildir. Biz Müslümanlar olarak baktığımızda bütün kuralların, mekanizmaların kaynağının İslam olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla hukuk da, ahlak da İslam'dan çıkıyor. Bu nedenle her şeyin kaynağının din olduğunu söylerim. Bugün insanlığın geldiği ahlaki değer ve yargılar her ne olursa olsun aslında çıkış itibariyle en nihayetinde bir Peygambere dayanıyor. Hz. Adem'de insanlara ahlaktan, edepten bahsetti, Hz. İdris'de bahsetti ve diğer Peygamberlerde bahsettiler. Dolayısıyla insanlık algısında o Peygamberden biraz diğerinden biraz derken evrensel kabul edilebilecek ahlaki değerler yetişti' dedi.