Tesislerde gerçekleştirilen buluşmada SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş, Genel Sekreter Yardımcıları Ayhan Kardan, Ali Oktar, Zafer Poyraz, SASKİ Genel Müdür Yardımcıları Sebahattin Belik, Sezar Ercan, Başkan Danışmanları, daire başkanları ve şube müdürleri yer aldı.

Abide bir şahsiyet
Programın açılışında Prof. Dr. Sadettin Ökten'i takdim eden SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş, 'Prof. Dr. Sadettin Ökten, duruşuyla, entelektüel düşüncesiyle, medeniyet anlayışımızı kendi metodolojisiyle oluşturmuş abide bir şahsiyettir. Başkanımız Şehircilik Şurası'nda hocamızı dinledikten sonra bizimle buluşturmaya karar verdi. Belediyecelik, insan, şehir, çevre anlayışımız farklı bir yerde duruyor. Bu duygu ve düşüncelerle şehir inşa etmeye çalışıyoruz' dedi.

Şehirleri ahlak yönetir
Prof. Dr. Sadettin Ökten, 'Her medeniyet kendi değerler dünyasını yaşayarak görme mecburiyetindedir. İnandığımızı yaşamalı ve kimliğimizi görmeliyiz. Biz arada kalmış insanlarız. Şehirlerimizde böyle. Hayata bir bütün olarak bakıyoruz. Her medeniyet tasavvuru kendi eylemlerini denetler çünkü insan dediğiniz mahlûk yapma ve yapamama özrüne sahiptir. Bunun denetlenmesi lazım. Bunu da ahlak denetler. Şehir üslubuyla her an hizmete hazır olmalı, meydanlar ve bahçeler size insanca hitap etmelidir. Şehir kurmak ahlaki bir eylemdir. Yani şehir ahlakla denetlenir. Şehirleri ahlak inşa eder. Yeni bir medeniyeti inşa etmek mecburiyetindeyiz. Bu çok zor değil. Yaptığımız her kavramı düşünmemiz lazım' diye konuştu.

Şehir müslüman gibi olmalıdır
Prof. Dr. Ökten, 'Biz Müslümanız hayata Müslüman olarak bakıyoruz. Şu soruyu sormamız gerekiyor. Bir Müslüman nasıl şehir inşa eder? Allah Kur'an'da yaratılmış olan dağlardan, nehirlerden, ziraatten ve hayvanlardan bahseder. O halde şehir kurarken yaratılmış bu nispeti bozmayacaksınız. 2 kat 3 kat bina denmiyor. Nispeti bozma diyor. Eğer dünyadaki fiziksel nispeti bozarsanız sizin iç dünyanızda ki nispette bozulur. Siz şehri büyütüp, rezidanslar yaptığız, güç gösterisi yaptığınız zaman göreceksiniz ki onun etkisi kalbinizi de giriyor. İç nispetler bozuluyor. Osmanlı'da Allah'a adanan yapılar muhteşem ve uzun ömürlü, topluma adanan yapılar ise mütevazidir. Mimarlık tarihi kitaplarının hepsinde yazar. İlk nispeti bozan yapı Selimiye Kışlası'dır. İkinci ilkemiz minimalist (sadelik) bir anlayışla yapıları inşa edeceğiz. Fazla alırsanız dengeniz bozulur. Efendimize benzemek ve onun gibi yaşamak zorundayız. Vücut bir şeyi fazla aldığı zaman dengesi bozulur aynı şehir gibi. Minimalist (sadelik) bir şehirciliği öncelemek durumundayız. Üçüncü prensibimiz üslup. Şehir bir Müslüman gibi olmalıdır; vakur ve müşvik, halim ve şefik. Her an hizmete hazır meydanlarımız, sokaklarınız, bahçeleriniz size insanca hitap etmelidir müteakip değil' dedi.

Muhakeme savcımız vicdandır
Prof. Dr. Ökten, 'Neden yeni bir medeniyet yorumu aradığımız konusunda önce insandan başlayarak ilerlemeliyiz. İnsandan başlayalım. Bizler dünyada bedenimizle yaptığımız eylemlerle var oluruz. İçgüdü, akıl, duygu, vicdan ve irademiz var. İnsanlar eylemimize bakarak bize bir sıfat biçer. İnsan nedensellik bağlamında eylemleri neticesinde iç dünyayla bir muhakeme kurar. Bu muhakemeyi kendi içimizde yaparken bizim savcımız vicdandır. Peki, yasalarımız nelerdir? Orada karşımıza medeniyet tasavvurunun değerleri çıkıyor. Dolayısıyla bu süreç bir düşünme sürecidir. Medeniyet tasavvurunun düşünme süreci. Biz bir takım değerlere göre düşünür ve eylem yaparız. Bunlardan haberdar olmadığımız zaman başka insanların düşündüğü değerleri hayatımızda uygularız.'

Modernite egoya ket vurmaz
'Ortaçağa baktığımızda İslam Medeniyeti ve Hıristiyan Batı var. Hıristiyan Batı'da Rönesans'la başlayan bir kırılma oldu. Kilise din adını kullanarak dünyaya o kadar hükmetti ki Batılı insan 'Yeter artık çık hayatımdan!' dedi. Batılı insan dedi ki bende insanım ve Tanrı kadar güçlüyüm. Hümanizma doğdu. Hümanizma insanı tanrılaştırmaktır. Rönesans, kilise ve aklın çatışmasıdır. Kilise, özgür aklın hakimiyetine girdi. Böylece ilk dönem aydınlanma filozofu 'Biz akılla Tanrı'nın cennetini dünyada kurabiliriz' diyor. 1914 modernitenin dünya genelinde bir iç çekişmesidir. Ama bu tarih bize dünya savaşı diye okutulur. 2018'de de devam ediyor hadise. Modernite insan egosuna ket vurmaz. Şiarı hep daha daha daha fazlasıdır. Bu savaş ego savaşı oldu. Dünya egoya yetmez. Bu savaş 2018'de de devam ediyor.'

Kapitalist kodların sonu yok
'Sanayi devriminde güç sonsuz üretilmeye başladı. Enerji'nin somut göstergesi otomotiv. Enerji hakkında İslam Medeniyeti ne diyor diye bakmalı. Her hakime bir mahkûm lazım. Tam biz sanayi devrimiyle boğuşurken iletişim devrimi karşımıza çıktı. Bilgiyi hayatımıza soktu. Her şey bir bilgi. Üstelik bu bilgi her zaman herkese her an neredeyse bedava. Biz yeni bir medeniyet yoluna çıktıysak bütün bu kavramsal yapıları konuşmamız lazım. Konuşmazsak başkalarının düşündüklerini uygulamak zorunda kalırız. Kapitalist kodlarla düşünürsek hiçbir şeyin sonu yoktur. Bunun karşılığını şehirlerimizde görüyoruz. İstanbul'da mesela hiçbir yapının artık sonu yok' dedi.
Programın sonunda Başkan Toçoğlu, günün anısına Prof. Dr. Sadettin Ökten'e hediye takdim etti.