Özkoç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

'TERÖRE KARŞI TBMM'Yİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ'
TBMM'nin milletin temsilcilerinden oluşmasına rağmen terörün ortadan kaldırılmasına yönelik bir çalışma yürütmediğini belirten Özkoç, toplumun sorunlarına çare bulması gereken Meclisi, 'taziye evi' gibi görev yapmakla eleştirdi.

Meclis'in sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan Özkoç, şöyle konuştu:
'Çare kapısı TBMM'dir. Neden? Çünkü milyonlarca seçmenin görevlendirdiği milletvekilleri, milletin temsilcileri TBMM'dedir. Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı bununla ilgili bir şey yapmıyor, elleri kolları bağlı oturuyorlarsa, Meclis bir şey yapmak zorundadır. Milletvekillerinin görevi, şehitlerimiz için taziye dilemekten öte onları yaşatmaktır, ana ocağına sağ salim göndermektir. Bunun için bizim TBMM'de oturuyor konuşuyor olmamız, terör belasından kurtulmak için çare arıyor olmamız gerekiyor. TBMM'yi göreve çağırıyoruz.'

'HER ŞEY GÜZEL OLACAK' DEMEK NE ZAMANDAN BERİ SUÇ OLDU!'
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin hukuksuzca tekrarına karar verildiğine işaret eden Özkoç, şunları söyledi:
'Seçimleri demokrasiye uygun şekilde, özgürlük ortamında, herkesin konuşarak, düşüncesini dile getirerek gerçekleştirmemiz gerekiyor. İş adamı fikrini söylüyor, Cumhurbaşkanı 'Söylersen sana hesabını sorarım' diyor. 'Her şey güzel olacak' diye pankart açılıyor. İçişleri Bakanı açıklama yapıyor; 'Biz yasaklamadık, vali yasakladı o pankartı.' diye. 'Her şey güzel olacak' demek, ne zamandan beri suç oldu! Sanatçılarımız, fikirlerini kamuouyuyla paylaşıyorlar. Siz misiniz paylaşan deyip, onları fişlemek, 'Bundan sonra alın terinizle, sanatınızla para kazanın bakalım kazanabiliyor musunuz' diye tehdit etmek, hangi anlayışa sığıyor!

Kısa ve öz söylüyorum; Bir; TBMM, şehitlerimiz için bir an önce toplanmalı, yaşamı savunmalı, teröre karşı önlemleri ortaya koymalı. İki; tehdit dili derhal bırakılmalı. Bir cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, iktidardaki siyasi partinin yetkilileri Türkiye'yi susturarak, demokrasiyi ve özgürlüğü getiremez. Üç; TBMM, insanlarımızı işsizliğe, yoksulluğuna mahkum eden ekonomik ortamdan çıkabilmek vakit kaybetmeden toplanmalı, acil önlemleri almalı. Türkiye'nin, bir tek kişinin iki dudağı arasına bakarak yönetilmediğini gördük. Cumhurbaşkanı oyunuzu bana verin, kazanırsam dolar düşecek, faizler inecek dedi. Gördük ki ne dolar düştü, ne faizler indi, ne işsizler iş buldu, ülkemiz gittikçe bataklığa sürükleniyor. Meclis seyirci kalmamalı, sorumluluk almalıdır.'

'HER TÜRLÜ PROVOKASYONA HAZIRIZ'
Özkoç, bir basın mensubunun, terör örgütü DHKP-C bağlantılı iki teröristin dün Meclis'e girmeye çalışırken yakalandığını anımsatarak, değerlendirmesini sorması üzerine, Mahmut Tanal'ın CHP İstanbul Milletvekili olduğunu anımsattı. Özkoç, ' İş adamlarını, sanatçıları tehdit edenler 'Her şey güzel olacak' sözünü yasaklamaya çalışan insanların her türlü provokasyonuna hazırız' dedi.

Özellikle TBMM Grup toplantısının yapıldığı salı günleri, birçok milletvekiline yoğun ziyaretçi talebinde bulunulduğuna dikkati çeken Özkoç, şöyle devam etti:
'İstanbul milletvekilimiz Mahmut Tanal binlerce kişi tarafından tanınıyor. Bize de müracaat ettikleri gibi Mahmut Tanal'a da görüşme için başvuru yapıyorlar. Dün, Meclis'e bir gün içerisinde 3 bin kişi girmiş. 3 bin kişinin ne suçla arandığını, suçlu olup olmadığını hiçbir milletvekili bilemez. Tedbirini alması gerekenler, oradaki görevlilerdir. Koruma Müdürü ile konuştum, 'GBT'den göremediniz mi bu adamın arandığını?' 'Aranıyor olsaydı, görürdük. Ama eğer özel olarak araştırmazsak, bunu GBT'den görmek mümkün değil.' dedi.'

Söz konusu terör örgütü üyelerinden erkek olanın, 'Bir suçum vardı yargılandım, beraat ettim ama pasaportuma el konuldu, hastam var yurtdışına çıkmam gerekiyor. Yardım edin' gerekçesiyle Tanal ile milletvekili odasında görüştüğünü anlatan Özkoç, Tanal'ın da hukuki yollara başvurması gerektiğini belirterek görüşmeyi bitirdiğini aktardı.

'KİMSENİN OYUNUNA GELMEYE NİYETİMİZ YOK'
Meclis'ten çıkış yapan bu kişinin, TBMM'ye giriş yapmasına izin verilmeyen kadın örgüt üyesiyle birlikte tekrar içeriye girmek istediğini ve bir kargaşa çıkarttığını söyleyen Özkoç, bu sırada da gözaltına alındıklarını anlattı.

Engin Özkoç, 'İstanbul seçimleriyle ilgili daha önceden yaşadığımız senaryoların aynısı yaşayabileceğimizi görebiliyoruz. Karşımıza çıkıyor. Soğukkanlılıkla bunların karşısında dik durmaya devam edeceğiz. Genel Başkanımız bir terör saldırısına uğradı, linç edilmek istendi, milletvekillerimize genel başkan yardımcılarımıza saldırılar yapıldı. Hiçbirinde feryat figan etmeden, adaletin yerini bulması için elimizden geleni yapıyoruz. Kimsenin oyununa gelmeye niyetimiz yok. N'aparlarsa yapsınlar görevimizin gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz' dedi.

Özkoç, konuya ilişkin başka bir soru üzerine, 'Sanki Mahmut Tanal ile ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Mahmut Tanal, GBT araştırmasını yapan kişi midir, o kişinin suçlu olduğunu bilmekle görevli kişi midir? Mahmut Tanal, kendisini ziyaret edip ayrıldıktan sonra bu girişimde bulunan kişinin hamiliğine soyunan bir kişi midir? Hiçbirisi değildir. Başta DHKP-C olmak üzere bütün terör örgütlerini lanetliyoruz' değerlendirmesinde bulundu.

'ÖNEMLİ OLAN GÜVENLİK TEDBİRLERİNİ ARTIRMAK DEĞİL, UYGULAMAKTIR'
Engin Özkoç, '15 Temmuz sonrası Meclis'te güvenlik önlemleri artırıldı. Bu olaya bakarak güvenlik zafiyetinden söz edebilir miyiz? Milletvekillerinin can güvenliği tehdit altında mı?' sorularını da şöyle yanıtladı:

'Mahmut Tanal'ın odasında bir saldırı gerçekleşmiş olsaydı, çok vahim şeyleri konuşuyor olabilirdik. Provokatörlük değil, gereğini yapmak için gelen birisi olsaydı, şu anda çok başka bir şeyi konuşuyor olurduk. Önemli olan emniyet tedbirlerini artırmak değil, uygulamaktır. Emniyet tedbirlerini uygulamadıkları için Genel Başkanımız linç edilmeye çalışılırken, jandarma ve emniyet görevlileri görevini yapmadığı için çok önemli bir tehlikeyi atlattı. Mesele orada şu kadar jandarma olması değil, mesele onların görevini yapıyor olması. Ya da görevini yapmasını engelleyen bir emrin olup olmadığını kamuoyunun araştırması gerekiyor. Günlerden beri çalışıyoruz. Cumhuriyet Başsavcılığına bildiriyor, takip ediyoruz. Biz, bizim üzerimize düşeni yapıyoruz, yapmayanlar hangi gerekçeyle yapmıyorlar, bunu Türkiye'nin öğrenmesi gerekiyor.'

'AKP'NİN İZLEDİĞİ YOL, HUKUKİ DEĞİL'
İstanbul seçimlerine ilişkin bir soru üzerine de Özkoç, şöyle konuştu:
'(AKP'nin YSK'ya sunduğu)Üç bavul vardı. O bavulların içinde kısıtlılarla ilgili bilgiler var. Bu kısıtlılarla ilgili bilgileri, Adalet Bakanlığı'ndan nasıl alıyorsunuz? Bir siyasi parti alabilir mi? Alamaz. Peki bu bilgileri Adalet bakanlığından kim çalmış?

İkincisi; bavullarda yer alan engellilerle ilgili bilgileri, Sağlık Bakanlığından nasıl alıyorsunuz? Alamazsınız. İktidar gücünü kullanarak alıyorsunuz, bavullar içine koyuyorsunuz ve bu delil teşkil ediyor, öyle mi?

Üçüncüsü; sandık kurullarıyla ilgili bilgileri, ilçe seçim kurullarından nasıl alıyorsunuz? Biz başvursak verirler mi, elbette vermezler. Alamazsınız. AKP'nin izlediği yol, hukuki değil. İtirazı hukuki değil. AKP'nin sandık başkanlarını gerekçe göstererek bu seçimleri iptal ettirmesi de hukuki değil.

Dün akşam Binali Yıldırım televizyonda konuşuyor. Muhatabı da soruyor 'CHP mi çaldı?' 'Öyle demiyorum ama bir şey oldu' Kimin ağzı bu? Ali İhsan Yavuz'un ağzı. Ne diyor Ali İhsan Yavuz, bugüne kadar anlayan var mı? Onlar 'Çaldınız' derken dahi, istiyorlar ki biz 'Çalmadık.' falan diyeceğiz, böyle bir beklenti içindeler. Öyle bir şey yok. Çünkü çalan, kılıfını hazırlayan, hukuksuz davranarak İstanbul seçimlerini yenileyen belli. Bizimle ilgili elinizde ufacık bir delil varsa, bunu yetkili makamlara iletmiyorsanız namertsiniz.'