Kur’ani Hayat Dergisi Yazı İşleri Müdürü, Muharrem Baykul ile derginin misyonu, gayesi, hedefleri üzerine konuştuk…

Röportaj: Ziya Gündüz

ÖNCELİKLE, KUR’ANİ HAYAT DERGİSİ NE ZAMAN YAYIMLANMAYA BAŞLADI? KISACA DERGİNİN DOĞUŞ HİKÂYESİNİ ANLATIR MISINIZ?

Kur’ani Hayat Dergimiz, “Hayatın İnşası İçin” alt başlığı ile 2008 yılının Temmuz ayında yayımlanmaya başladı. Hayatın vahiyle inşasına mütevazı bir katkı yapmak niyetiyle yola çıkan dergimizin doğuş hikâyesini kısaca şöyle özetleyebiliriz:

Akabe Vakfı bünyesinde 1992 yılının Eylül ayında Mustafa İslâmoğlu öncülüğünde başlayan haftalık Tefsir Dersleri -28 Şubat sürecinde hocamızın yaptığı bir sunumdan dolayı düşünce suçlusu olarak girdiği cezaevi süreci hariç- düzenli olarak devam ederek Haziran 2008’de Hitamuhu Misk programıyla sona ermişti. Bu süreçte hocamız haftalık düzenli olarak yazdığı gazete yazılarına da son vermiş idi. Dergi fikri de bu süreçte vakıf bünyesinde ortaya çıkmış bir düşünce olarak hayat buldu. İlk sayısı bu Hitam programında, Türkiye’nin ve Dünya’nın dört bir tarafından gelen takipçilerin ellerine verilmiş oldu. Bu güne kadar iki aylık periyotlarla düzenli olarak çıkan dergimiz, Mart ayı başında 34. sayıya ulaştı çok şükür.

KUR’ANİ HAYAT DERGİSİNİN MİSYONU VE VİZYONU NEDİR?

Bu husus bizim için dergi çıkış sürecinde oldukça önemli idi. Bu vesileyle derginin ilk sayısında menifesto niteliğinde bu hususu gerekçeler, ilkeler ve hedefler başlıkları altında deklare ettik. Bu başlıklara birer örnekle atıfta bulunmakta yarar var. Gerekçeler başlığında; “Bir Müslüman olarak kendi modernitemizin belirsizliklerini yaşıyoruz. Bu belirsizlikler insanların bocalamasına, aradığını bulamamasına sebep oluyor. Zihinsel kirlenmeye rağmen sessiz ve derinden akıp gelen bir diriliş çizgisi bir ilahi lütuf ve imkan olarak da görmek gerekir bu durumu. İki yüz yıldır zihinsel kirlenmeye karşı tepki verenlerin varlığı, insanoğlunun Yüce Yaratan tarafından ‘unutulmamış’ olduğunu gösterir. Urvetu’l-Vuska, Mihrap, Sırat-ı Müstakim, Menar, Sebilu’r-Reşad, Darü’l-Fünun, Tercümanu’l- Kur’an, Hikmet, Diriliş, Hareket, Büyük Doğu, Düşünce vb.dergilerin hepsi zihinsel kirlenmeden arınmaya çağırmak için yola çıkmıştı. İçerik ve üslup farklılıklarına rağmen, bahsi geçen tüm dergiler vahye muvafık bir hayatın inşası için mesajlar vermiştir.”

İlkeler başlığında; “Kur’ani Hayat, “kaleme and olsun…” emr-i ilahisi ile okumak kadar yazmanın da önemli olduğunun bilincindedir. Sözlü gelenek kadar yazılı geleneğin de vahyi aktarmada ne kadar etkili ve kalıcı olduğunu bilir. Bir mektebe dönüşmesi arzu edilen bu çaba Kur’an merkezli düşünen mütefekkirler ve yeni yazarlar yetiştirme gayesi de güdecektir” denmiştir.

Hedefler bölümünde ise; “Kur’ani Hayat, Kur’an ile ilgili araştırma ve yorumların cesaret ve ihtiyat ilkeleri çerçevesinde geliştirilmesini teşvik eder. Geliştirilen düşüncelerin ‘Kur’an’a arz edilip sağlaması yapıldıktan sonra geçerlilik kazanması’ şeklinde sağlam bir yöntemin yerleşmesine katkıda bulunur” gibi maddeler şeklinde misyon ve vizyonunu okurlarının dikkatine sunmuştu.

KUR’ANİ HAYAT DERGİSİ KİMLER TARAFINDAN HAZIRLANIYOR?

Dergimiz genel manada konu başlıklı olarak iki aylık süreçlerde çıkıyor. Bu manada dergi hazırlanma süreci aylık dergilere göre daha kolay oluyor. Her yeni sayı çıktıktan sonra bir sonraki derginin hazırlıklarına zihinsel olarak başlamış oluyoruz. Yayın Kurulumuzla yaptığımız toplantıda çıkan konsensüse göre yazı işleri olarak, yazı toplama görevi bize düşüyor. Ulaşabildiğimiz yazarlara konu başlığımızı ve bu konuya dair değinilmesini istediğimiz hususları mail yoluyla gönderiyoruz. Konuyla alakalı alanında kişilerden özellikle yazı talep ediyoruz. Ya da röportaj istiyoruz. Yazarlar yazılarını iki-üç hafta içinde hazırlayıp mail yoluyla gönderiyorlar. Tashih ve ilk hazırlık aşamasından sonra Genel Yayın Yönetmenimiz Doç.Dr. Fethi Güngör hocamız yazıları redakte ederek Yayın Kurulu üyelerine gönderiyor. Üyelerin önerileri doğrultusunda yazılarda düzeltme yapılacaksa yazarlarının da onayı alınarak son şekli veriliyor. Yayın Yönetmeninin veya görevlendireceği bir başkasının son okuma çalışmasından sonra dosyalar grafikere gönderiliyor. Baskı nüshası da dakik bir tashih çalışmasına tabi tutulduktan sonra dergi baskı için matbaaya yönlendiriliyor.

YAZAR KADRONUZDA KİMLER VAR?

Dergimizin 34. sayısına kadar düzenli yazı gönderen hocalarımız ve yazarlarımız olduğu gibi sayının konusuna göre misafir yazarlarımız da olmuştur. Mustafa İslâmoğlu hoca her sayı aksatmadan kaleme aldığı ufuk çizen yazılarıyla başyazar olarak desteklerini sürdürüyor. Hemen her sayı yazı veren yazarlarımızdan İbrahim Sarmış hocayı, Hollanda’dan yazan Hüseyin Kerim Ece ve Fatih Okumuş’u, İrfan köşemizi boş bırakmayan Kadir Canatan hocayı, Kırıkkale’den düzenli yazı gönderen Haydar Öztürk hocamızı, şiir köşemize destek olan Bünyamin Doğruer’i, son zamanda yoğunluğundan dolayı yazı alamasak da Murat Sülün hocamızı, Allah rahmet eylesin, vefat edinceye kadar yazılarını eksik etmeyen Abdülcelil Candan hocamızı, Amerika’da bir hapishanede hocalık yapan Bilgin Erdoğan’ı, ilahiyat hocaları Mahmut Çınar, Murat Kayacan, Şahin Güven ve Mehmet Birsin’i, Yayın Kurulu üyemiz araştırmacı Mehmet Deri’yi ve isimlerini buraya yazamadığımız diğer tüm yazarlarımızı sayabiliriz.

DERGİ BİR CEMAAT DERGİSİ Mİ?

Son zamanda gündemimizde çokça yer tutan, yoğun şekilde tartışılan “cemaat” kavramı üzerinden bu cevabı vermek oldukça zor. Fakat cemaat cem olmak, bir araya gelmek ise bir yönüyle evet her dergi bir cemaattir aslında. Genel olarak kastettiğinizi düşündüğüm manada ise bir cemaat dergisi olduğumuzu söyleyemem. Daha çok bir camia dergisi diyebiliriz, Kur’ani Hayat için. Her dergi bir haykırış, bir sancının, derdin sonucu ortaya çıkar. Bu manada Kur’ani Hayat da vahyi merkeze alan ıslah temelli bir düşünce ekolünün öncelikle kendi içine ve dışa dönük bir sesi, bir nefesi olma çabasının dergi şeklindeki hali olarak ortaya çıkmış oluyor.

DIŞARIDAN GELEN YAZILARA YER VERİYOR MUSUNUZ?

Bu tabir kulağa çok hoş gelmese de ne evet ne hayır diyebilirim. Neden derseniz, her derginin kendine has bir yayın periyodu ve çizgisi vardır. Bu manada vahyi ölçülere ve yayın ilkelerimize ters düşmeyen her yazıya sayfalarımız el verdiğince yer vermeye çalışıyoruz. Genç kardeşlerimizi yazmaları hususunda teşvik ediyoruz.

DOSYA KONULARINI NASIL BELİRLİYORSUNUZ?

Dergimizin her sayısında belli bir konuyu ele aldığımızı ifade etmiştim. Bu konuları genelde yayın kurulu toplantılarında ve okurlarımızla yaptığımız genel istişareler sonucunda belirliyoruz. Konuyu belirlerken, gündemimize düşen ve bunu işlememiz gerekir dediğimiz konular da oluyor. Mesela 5. sayımızda eğitim konusunu işlemiştik. Fakat 2009 yılının başında abluka altındaki Gazze halkına yönelik ağır saldırıya dair o sayımızı “Ümmetin İftiharı Gazze” başlığıyla yayınlamış ve bir kaç yazı ve şiirle konuyu işlemiştik. 16. sayımız itibariyle 10 kavramdan oluşan bir kavram dizisini işledik. Son olarak da, 34. sayımızda genelde “kutlu doğum” adıyla her yıl değişik etkinliklerle kutlanan Nisan ayı için ‘Siret’ algısına dair bir dosya hazırladık.

OKUYUCULARINIZDAN NE GİBİ TEPKİLER ALIYORSUNUZ?

Genelde olumlu tepkiler alıyoruz. Fakat dergimizde yazan hocalarımızın çoğu ilahiyat ağırlıklı yazılar yazdığı için dergi dilinin ağır olduğunu ifade edenler oluyor. Neredeyse röportajlar hariç hiç görsel malzeme kullanmadığımızdan, görselin materyalin de olduğu bir dergi talep ettiklerini söyleyenler oluyor. Bizler de bu tür talepleri dikkate alarak ve en son vakfımız bünyesinde oluşturulan Kur’an Halkaları projesine bir katkı olması düşüncesiyle bazı sayfalarımızı renklendirip görsel materyal de kullanarak daha rahat okunması yönünde bir adım attık. İlk uygulamasını da Mart başında çıkan 34. sayımızda denemiş olduk, ilk tepkiler olumlu.

DERGİCİLİĞİN ZOR YÖNLERİ NERELERDİR?

Her yapılan işin, çabanın kendisine göre zor yönleri vardır. Dergiciliğin zor yönlerine dair söylenecek çok şey olmakla birlikte şahsi tespitlerim şunlar: Bizim camialarımızda az kişiyle çok iş başarılmaya çalışıldığından kurumsallaşma yönünde hep zaaflar söz konusu oluyor. Teknoloji çağında olmamıza rağmen yazıların toplanması, tashih ve redaksiyon aşaması, baskı sürecindeki aksamalar ve en önemlisi, dergi çıktıktan sonra okurlara ulaştırmadaki aksaklıkları zor yönler olarak sayabiliriz.

EN ÇOK HANGİ DOSYA KONUNUZ İLGİ GÖRDÜ?

Klasik haliyle bir annenin, babanın evlatlarından her birini eşit görmek istemesi gibi bu soruya cevap vermek gerekiyor. Bu soru bana Hz. Yakub’u ve Hz. Yusuf’u hatırlatıyor biraz da. Neden derseniz, evlatlar arasından bazıları ister istemez bir nebze öne çıkıyor demek ki. Birçok dosya konumuz ilgi gördü. Değişik tepkiler, eleştiriler aldık. Mesela, 11. sayımız “Abduhu ve Rasulühü” başlığıyla çıkmıştı. Ve bir yazısına gösterilen tepkiden dolayı dağıtım yaptırdığımız kanalın mağazalarından bizden habersiz toplatıldı. Yoğun talep sebebiyle bazı sayılarımızın 2. baskılarını yapmak durumunda kaldık. Tek bir sayı bazında şu sayı diyemem. Fakat Hac sayımız, Aile, Vahiy, Namaz ve Kavramları işlediğimiz sayılar, Adalet sayımız, Esmaü’l-Hüsna ve son sayılarımızdan Sünnet tasavvuruna dair olan sayılar daha fazla ilgi gördü diyebilirim.

KUR’ANİ HAYAT DERGİSİ NERELERDE SATILIR? SİZE ULAŞMAK İSTEYEN NASIL BİR YOL İZLEMELİ?

Genel manada dergilerin en büyük sorunlarından biri dağıtım ve satıştır. Bu manada büyük bir finans kaynağı gerektirdiğinden ve yüzlerce yayın içerisinde sergilenmesi zor olduğu için gazete bayilerine veremiyoruz. Çünkü bir gazete gibi sergilenmiyor. Ancak alıcı kişi ısrarla soracak, bayideki kişi de bulabilirse müşteriye verecek. Bu kanal haricinde daha çok talep eden şehirlerdeki belli başlı kitapçılarda, Kültür Dergi kanalıyla nt mağazalarında bulunabiliyor dergimiz. Fakat genelde dergiler ağırlıklı ve düzenli olarak abonelik sistemiyle okurlarına ulaşıyorlar. Okurlar, abone olarak ve aboneler bularak bizlere katkı sağlayabilirler. İnternet üzerinden ve 212 531 30 30 nolu telefonumuzu arayarak bizlere ulaşmaları mümkün.

SON OLARAK DERGİ OKURLARINA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Her malın zekâtı kendi cinsindendir derler. Bu minvalde baktığımızda her derginin farklı bir amaca mebni bir çıkışı vardır. Fakat en önemlisi ise kendilerine değer veren, bilinçli olarak alan insanlar tarafından okunmalarıdır diyebilirim. Bizler de, alt sloganımızda olduğu gibi “hayatın vahiyle inşası için Kur’ani Hayat” diyerek iki ayda bir, kitaplı bir İslam algısının oluşması için okurlarımızla dergimizi buluşturuyoruz. Hatasız kul olmaz. Allah’ın biz insanlara peygamberleri aracılığıyla ulaştırdığı vahyi asrın idrakine yeni bir din diliyle söyletme gayretimize sahip çıkılmasını talep ediyoruz.