Arıcılığı kardeşleriyle yıllardır amatör olarak sürdüren 56 yaşındaki Al, Temmuz 2022'de SAÜ Rektörlüğüne atandı.
Eskisi gibi zaman bulamamasına rağmen iş stresinden uzaklaşmak için arıcılığı hobi amaçlı yapmaya devam eden Al, boş vakitlerinde Karasu ilçesine bağlı Kuzuluk Mahallesi'nde aile hekimi kardeşine ait arıların olduğu fındık bahçesine geliyor.
Bahçedeki birkaç kovanın bakımıyla ilgilenen Al, koruyucu kıyafetlerini giydikten sonra kovanları tek tek kontrol ediyor. Hamza Al, ağaçlarda oğul veren arıları kardeşiyle kovanlara alıyor.
- "Dünyanın en zevkli işi, arılarla uğraşmak"
SAÜ Rektörü Prof. Dr. Hamza Al, yaptığı açıklamada, çocukluğunda babasından öğrendiği arıcılığa rektör olunca çok fazla zaman ayıramadığını, zaman zaman gelip kardeşinin arılarıyla uğraştığını söyledi.
Dünyada en fazla sevdiği hayvanın arı olduğunu dile getiren Al, "Tamamen dinlendirici. Dünyanın en zevkli işi, arılarla uğraşmak." dedi.
Rektör Al, arıların zaman zaman kendisini ısırdığını ancak işi sevdiği için zevkle yaptığını dile getirdi.
Arıların dünyanın yaşam döngüsüyle ilgili misyonları bulunduğuna, bal, arı sütü, arı zehri ve polen gibi sağlıklı ürünler ürettiklerine işaret eden Al, bu nedenle arıların çok fazla sevilmesi ve korunması gerektiğini vurguladı.
- "Biriken stresi arılarla atıyorum"
ABD'de balkonlarda arıların beslendiğine fakat Türk toplumunda buna ilginin yavaş yavaş azaldığına dikkati çeken Al, "Bu ilgiyi de biraz artırmamız lazım. İnsanlar balkonlarda da arı besleyebilmeli, bunları tanıyabilmeli. Gerekli önlemleri alarak arı neslini biraz daha çoğaltmamız gerekiyor. Kendi bekamız, insanlığın yaşaması için arılara ihtiyacımız var." diye konuştu.
Al, sevdiği için arıcılıkla uğraştığını, psikolojik olarak rahatladığını dile getirerek, "Bu anlamda da çok büyük katkısı oluyor. Manevi katkısının çok büyük olduğunu düşünüyorum. O biriken stresi arılarla atıyorum." dedi.
Kampüslerinin bu tür canlılar için uygun olduğunu fakat tedirginlik oluşturabileceği için biraz endişe duyduğunu belirten Al, "Yoksa 3-5 kovan koyup öğrencileri de arılara alıştırmak isterim. Tarım İl Müdürlüğüyle görüşüp acaba öyle bir proje yapabilir miyiz diye aklımdan geçiyor. Herhangi bir sakıncası yoksa, eğer uygun görürlerse kampüse koyabiliriz birkaç arı kovanı." ifadesini kullandı.
Arılarla üniversitenin çalışması arasında herhangi bir fark bulunmadığından bahseden Al, sözlerini şöyle tamamladı:
"Onlar da birtakım üretim faaliyetlerinde bulunuyorlar, iş bölümleri var, çeşitli sınıflar var ve işleri güçleri üretmek. Üniversitelerin de arı gibi çalışması gerekiyor. Sakarya Üniversitesi olarak İstanbul Teknik Üniversitesine bağlı kurulmuş bir üniversiteyiz. Onların ambleminde de arı var biliyorsunuz. Bu anlamda üniversitelerin arılar gibi olması gerektiğini düşünüyorum. Rasyonel, verimli şekilde gece gündüz çalışmamız gerekiyor bu ülke için bu millet için. Onun için aralarında fark yok. Arılarla ve üniversite işleriyle uğraşırken çok farklılık da hissetmiyorum doğrusu. İkisini de zevkle yapıyoruz."