Tarih boyunca eşitsizlikten en fazla zarar gören kadınlar, hak arama savaşlarının her daim başını çekmişlerdir.
Kadınlar gününün kutlanılmasına sebep veren olay ise ne yazık ki kelimenin tam anlamıyla bir faciadır.
8 Mart 1857 yılında Amerika'da 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlarlar. Bu grev sonucu bir odaya kilitlenen ve kaçmalarına izin verilmeyen 129 kadın feci şekilde yanarak can verdiler. Ne yazık ki bu acı olay sonunda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlanmaya başlandı.
Kadınlarımızın emekleri hayatımızın bir gününe sığdırılamayacak kadar yücedir .
Kadın; doğumdan ölüme kadar hayatımızın her anında, her alanında bizi biz yapan, toplumu oluşturan en önemli halkadır.
Kadının katılmadığı, kadının yok sayıldığı bir topluluğu medeniyet ölçüleri çerçevesinde değerlendirmek mümkün değildir.
Kadın toplum içindeyse o toplum medenidir
Kadın toplumum içindeyse o toplum ileridir.
Kadın toplumun içindeyse o toplum üretkendir
Gerek ev içinde gerekse kamusal alanda kadına karşı şiddet kaldırılmadığı gibi giderek artmaktadır. 16 yıldır söylemleri ve politikaları ile kadını iş ve sosyal yaşamdan uzaklaştırmayı hedefleyen,kadına yönelik şiddeti besleyen,tacizi tecavüzü yok sayan,nerdeyse her gün bir kadın cinayetlerini görmezden gelenler.
İnsan hakları evrensel bildirgesi ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bulunan insan haklarını tanımak,geliştirmek ve kadına yönelik şiddeti önlemek siyasi iktidarların sorumluluğunda olduğunu hatırlatırız.
Bizlere yaşantımız boyunca desteklerini hiç bir zaman esirgemeyen fedakar analarımıza ve ablalarımıza saygının ve sevginin olduğu bir ÜLKE dileğiyle,tüm kadınlarımızın 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyorum.