Yahya Bakır: Sapanca Belediye Başkanı Özcan Özen'i tanımak isteriz, çocukluğunuz gençlik yıllarınız nasıl geçti?

Özcan Özen: 1964 Sapanca doğumluyum. Gençliğim hareketli bir şekilde geçti. Şu ana kadar hayatımı dolu dolu yaşadım. Gençliğimde Sapanca'da, mahallede arkadaşlarımla top oynardım. Sapanca Kemalettin Samipaşa Ortaokulu'nda okudum. Daha sonra liseyi Ticaret Lisesi'nde tamamladım. İktisat Fakültesi mezunuyum

Y.B- Hala top oynamaya devam ediyor musunuz Başkanım?

Ö.Ö- Evet hala spor yapıyorum, top oynuyorum. 25 yıldır aralıksız top oynadığım bir takım var.

Y.B- Sayın başkanım kaç yılında futbol oynamaya başladınız?

Ö.Ö- 16-17 yaşında Sapancaspor'da top oynamaya başladım. 17 yaşında İzmit Tersane Gençlikspor'a transfer oldum. İlk maçım hazırlık maçıydı ve gol attım. Attığım golü görünce direkt nüfus cüzdanımı istediler ve transfer oldum. İlk transferim bu şekildeydi. 6-7 ay bu takımda oynadım. Daha sonra Adapazarı Belediye'sinde 8 sene muhasebede çalıştım. Sonrasında Adapazarı Belediyespor kuruldu ve o takımda 10 sene futbol oynadım. Belediyede çalışırken günde 2 saat çalışarak bütçeyi tamamlayıp ardından idmanlara gidiyordum. 1988 yılında oradan ayrıldım. Çok zevk aldığım ve özlediğim yıllardır.

Y.B- Başkanım o yıllara baktığımızda çok aktif ve hareketli zamanlar geçirdiğinizi görüyoruz ancak o dönemin sporcuları daha ahlaklı, ölçülüydüler değil mi?

Ö.Ö- O dönemin sporcuları daha ahlaklı, daha ağır ve daha saygılı kişilerdi ama şu anda bu dediklerimizin çoğu sporcularda mevcut değil. O zamanki sporcu arkadaşlarımla hala görüşüyorum senede 1-2 kez toplantılar yapıp konuşuyoruz. Kurduğumuz takımla olgunlar turnuvasında maçlar oynuyoruz. Gençlik dönemimde birçok faaliyetin içerisinde yer aldım. Derneklerde, Sapancaspor yönetiminde faaliyetler sürdürdüm. Bir ara Süper Lig'e çıkmaya çok yaklaştık. 2000 yıllarında Sapancaspor'da yöneticilik yaptım. İyi bir noktaya geldiğimizi düşünüyorum. Daha sonra Sapancaspor amatör kümeye kadar düştü aslında çok iyi noktalara gelmiştik.

Y.B- Gençlik dediğimizde aktiflik, dinamizm akla gelir ancak şu anki gençlerimiz de daha çok eve kapanma ve bilgisayara odaklanma gibi problemler olduğunu görüyoruz. Gençlerin sporla özellikle futbolla ilgilenmelerini tavsiye ediyor musunuz?

Ö.Ö- Çok uzağa gitmeye gerek yok benim çocuklarım Akademispor'da idmanlara gidiyor ancak bilgisayar ve telefon yüzünden ihmal ediyorlar bir de üzerine Pandemi dönemi eklenince oldukça bilgisayara bağımlı hale geldiler. Bu gerçekten çok kötü bir şey vücutlarının ve zihinlerinin sağlıklı olması adına gençlerin spor yapması gerekir. Ben hala uzun yürüyüş yolunda ortalama 5-10 km boyunca yürüyüşler yapıyorum. Gençlere en büyük tavsiyem muhakkak spor yapmaları çünkü spor yapılmadığında insan vücudu, hareketliliği sağlayamadığı için çeşitli hastalıklar daha genç yaşta ortaya çıkmaya başlıyor. Kesinlikle ve kesinlikle hangi dalda olursa olsun gençlerin bir spora yönelmesi gerekir.

Y.B- Gençliğinizde sivil toplum örgütlerinde de yer aldınız, bu konuda sizi biri yönlendirdi mi?

Ö.Ö- Benim içimde yıllardan beri topluma faydalı olabilmek adına bir şeyler yapma arzusu vardı. Bu konuda sivil toplum örgütlerinde yer alarak daha etkin olabileceğimi düşündüm. Çevreme daha duyarlı bir insan olabilmek adına Sivil Toplum kuruluşlarıyla birlikte hareket etmeye başladım. Bu şekilde hareket ettiğinizde daha güçlü oluyorsunuz ve sesinizi duyurabiliyorsunuz. O yüzden çeşitli faaliyetlere katıldım, elimden geldiğince topluma faydalı olmaya çalıştım.

Y.B- Başkanım siyasete girme serüveniniz ne şekilde gerçekleşti?

Ö.Ö- Siyasete 1986 yılında Refah Partisi'nde başladım. O zamanlarda %5'lik bir orandaydık. Yokluklar içerisinde mücadele ediyorduk. Erbakan Hocamız %5'ten %7,5'e ilerlediğimiz zaman Türkiye'nin en kazanan partisi biziz, diyordu. Ben şaşırıyordum ve bu nasıl oluyor, diyordum. Daha sonra düşündüm ve ne kadar haklı olduğunu gördüm. Türkiye'nin en çok oy artıran partisi olarak %5 ile %7,5 arasında yüzde 50'lik bir artış olması Erbakan Hoca'yı haklı çıkarmıştı. Bir parti 5 yıllık bir sürede bunu yapabiliyorsa devamında daha büyük başarılar elde edebilecektir diye düşündüm. Yapılan çalışmalarla, yapılan uğraşılarla bugünlere gelindi. Refah Partisi'nde yöneticilik de bulundum. Milli Gençlik Vakfı'nın kuruluşunda yer aldım. Daha sonra kapatılan Refah Partisi'nin ilçe başkanlığını yaptım. Refah Partisi'nde siyasete başladım ve sonrasında tek amacım halka doğru hizmeti sunmak oldu. Bizim tek derdimiz halka hizmet etmek. Refah Partisi 1997'de kapatıldıktan sonra Fazilet Partisi kuruldu ve Belediye Meclis Üyesi oldum. Daha sonra 2009-2014 Ak Parti İl Genel Meclis Üyesi oldum. 2014 2019 yılları arasında Sapanca Belediyesi Meclis Üyesi ve Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeliği yaptım.

Y.B- Bir yandan da ticaret hayatınız devam ediyordu değil mi?

Ö.Ö- Evet tabii ki devam ediyordum. Siyaset kolay bir alan değil sürekli zorlukları olan bir iş. Sadece ben siyasetçiyim, demekle olmuyor, benliğinizden, kendinizden de vermeniz gerekiyor. Belediye başkanı oldum ancak ilk düşüncem Sapanca'ya neler yapabiliriz, düşüncesi oldu. Sapanca'ya ne katabiliriz, diye düşündüm. Sürekli bu düşünce içerisindeydim. 5 yıl sonra biz olmayabiliriz. Bu süre zarfında neler bırakabileceğiz. Biz gittikten sonra da bizi hatırlatan, adımızı duyuran neler yapabiliriz, konusunda kafa yordum. En büyük hedefimiz 5 yıl içerisinde Sapanca'ya elimizden geldiğince katkıda bulunmak ve Sapanca'yı daha ileriye taşımak.

Y.B- Sapanca, Sakarya şehri için ne ifade ediyor?

Ö.Ö- Sapanca inanılmaz güzelliklere sahip bir ilçedir. Orada yaşayan insanlar bu güzelliğin içerisinde yaşadıkları için bu güzelliklerin farkında değiller. Ancak dışarıdan gelen ziyaretçiler misafirler için Sapanca vazgeçilmez güzelliklere sahip bir ilçe. Göl bir yanda, orman bir yanda yeşiliyle, mavisiyle büyük kentlere ulaşımda tam olarak bir geçiş noktasıdır. İstanbul'da yaşayan insanların hafta sonlarında en büyük keyiflerinden biri Sapanca'ya gelmektir. Ürün çeşitliliği açısından da Sapanca çok bereketli bir yerdir. Sapanca'nın cevizi, kirazı, kestanesi oldukça bilinmektedir.

Y.B- Bugüne kadar hayatınızda siyaset ve ticaret hep iç içe olmuş. Kaç senedir ticaret yapıyorsunuz?

Ö.Ö- 28 senedir ticaret yapıyorum. Ticaret ve siyaseti hiçbir zaman birbirine karıştırmadım. Ticari yönüm ayrıdır, siyasi yönüm apayrıdır. Ancak ticaret, siyaseti analiz etmekte bana çok yardımcı olmuştur. Ticaretle uğraşan kişilerin yatırım yapma ve ileriyi görme kabiliyetleri çok daha fazladır. Ticaretin içinde yer alanlar hangi alanda nasıl bir yatırım yapacağını daha iyi bir şekilde analiz etme yeteneğine sahiptir. Bu anlamda ticaretteki öngörülerimi siyasette de yansıtabiliyorum. Belediyede neler yapabiliriz, ne şekilde kazanımlar elde edebiliriz konusunda ticari yeteneklerimi siyasete de dökebiliyorum. İnsanlar hangi noktada olursa olsunlar, nasıl en verimli halde davranabileceklerse o şekilde hareket etmelilerdir. Ben de bu şekilde hareket etmeye çalışıyorum, işimi severek zevk alarak yapıyorum Sapanca'yı daha ileri nasıl taşıyabileceksem o yönde ilerliyorum. Ama tabii ki yaptığımız her proje her faaliyet bir anda görünür olmuyor bazen bir işin görünebilmesi için birkaç yılın geçmiş olması gerekiyor. Bu memleketi, kenti, bu ilçeyi seviyoruz ve benimseyerek faaliyetler yürütüyoruz.

Y.B- Sapanca'ya benzeyen bir yer sadece Tatvan olarak biliyorum ancak Tatvan ve Sapanca'nın konumu çok uzak bu anlamda birbirlerine rakip olabilecek yerlerde değiller. Siz geniş ve kalabalık bir ailenin ferdisiniz aile fertlerinin nelerle uğraşıyorlar hayat anlamında size katkıları neler oldu?

Ö.Ö- Biz kalabalık bir aileyiz bu şekilde geniş bir ailede yaşamak çok hoşuma gidiyordu. Bu kalabalık çekirdek ailemde de devam etti ve 5 çocuğum var. Halen geniş bir aileyiz. Hiçbir şikayetim yok, bu çok hoşuma gidiyor.

Y.B- Çocuklarınızdan yola çıkarak biraz da gençler üzerine konuşmak istiyorum. Gençler bugün çok ağır eleştirilere maruz kalıyorlar. Gençlerle aramızdaki ilişkiler zedelendi mi, sizce gençlere ulaşmak geçmişe göre daha mı zor?

Ö.Ö- Vatanını, milletini, devletini seven faydalı insanlar yetiştirmek istiyorsak gençlerimize yatırım yapmalıyız. O yüzden gençlerimizin ne kadar iyi ve ne kadar donanımlı yetiştirirsek ilerde daha faydalı olacaklardır. Yaptığımız çalışmalarda aslında bunun sonuçlarını almaya başladık ama şu anda benim çocuklarım da dahil bilgisayar başında telefon başında çok fazla vakit harcıyorlar bu konuda çeşitli faaliyetler yürütülebilir. Ben bu konuya önem veren insanlardan biriyim ancak tek başına değil de toplu bir şekilde bu konuya yönelmemiz ve çözümler üretmemiz gerekir. Sapanca'da büyük bir alanı da Gençlik Merkezi olarak değerlendirmeyi düşünüyorum. Spordan yüzmeye kadar her konuda gençleri bu merkeze yönlendireceğiz.

Y.B- Gençler üzerinde bu kadar çok eleştirinin olması konusunda haksızlık yapıldığını düşünüyor musunuz? Gençlerle yeterli iletişimin kurulmadığını düşünüyorum özellikle yetişkinlerin gençleri anlamadığını dinlemediklerini görüyorum. Sizce gençlere ayak uyduramıyor muyuz onların çağına yetişemiyor muyuz?

Ö.Ö- Dediğim gibi çalışmalar yapmamız gerekir. Gençler ne istiyor ne düşünüyor? adına faaliyetlerde bulunmamızı öğrenmemiz gerekiyor. 5 senede bir oy istiyoruz ama gençler ne istiyor? demiyoruz. Benim tavsiyem hem eğitimle hem de iş dünyasında gençleri yönlendirmemiz, mesleki anlamda kazanımlar oluşturmamız gerekiyor. Üniversite mezunlarının çoğunda iş bulamama kaygıları var ancak mesleki anlamda ilerlemiş ara eleman statüsünde insanların böyle bir sıkıntısı yok. Gençlerin ara eleman olma konusunda teşvik edilmesi branşlara yönlendirilmesi onlar açısından iyi olacaktır. Sanatla eğitimle de bunlara destek vermeliyiz.

Y.B-Şöyle bir tespit yapılmış bugün 15 yaşında bir gencin öğrendiklerini 20 yıl önce 40 yaşına gelmiş birisi ancak öğrenebiliyormuş. Şu an internet vasıtasıyla çocuklar her şeyi erişebiliyor ve her şeyi öğrene biliyorlar. Bugün bu gençler bir çivinin içerisinde hangi metaller var kaç derecede 50'ye biliyor hepsini biliyorlarmış ancak çivi çak dediklerinde çakamıyorlarmış. Teoride her şey tamam ancak pratikte eksiklikleri olduğu düşünülüyor.

Ö.Ö- Kesinlikle çok haklısınız gençler her şey sanal yaşıyorlar sanal yaşadıkları ve ortamı görmedikleri için bir çivinin nasıl takıldığını bilmiyorlar. Bir iş yerine gittiklerinde çalışmaya başladıklarında hangi malzemenin neye ait olduğunu bilmiyorlar. Ancak internete baktıklarında sanal alemde her şeyin ne anlama geldiğini biliyorlar. Dünyadaki tüm bilgileri toplayabiliyorlar ancak sahada bunu faaliyete dökemiyorlar. Ben Gençliğimde ceviz ağaçlarına çıkardım 15 metre yükseklikte ceviz silkelerdim kiraz toplardım ancak günümüz gençlerinin hiçbirinin bunu yapamayacağına eminim.

Y.B- Başkanım siyasette de ticarette de temel olgu nedir?

Ö.Ö- Siyasetinde ticaretin de temelinde dürüst olmak, samimi olmak ve işini sevmek vardır. Bir de planlamayı iyi yapmak gerekir. Her şeyin başında dürüst olmak lazım. Biz öyle bir ülkede yaşıyoruz ki Sapanca bizim için nasıl bir geçiş noktasıysa bizim Anadolu'muzda dünyada bir geçiş noktası niteliğindedir. Bu coğrafya çok zorlu bir coğrafyadır. Türkler binlerce yıl önce gelmişler ve Anadolu'yu fethetmişler çağ açıp çağ kapatmışlar. Dünyaya hakimiyet kurmuşlardır. Bu başarıların hepsi dürüstlükle bir olmakla vatana milleti sevmekle elde edilmiş başarılardır siyasetin ve ticaretin temelinde de bunlar vardır ne yaptığını bilmek ne istediğini bilmek ve güçlü olmak.

Y.B- Gençlerimize gelecekle ilgili tavsiyeler verecek olsanız bu tavsiyeleriniz neler olur, gençlere nasıl bir ışık tutabilirsiniz?

Ö.Ö- Gençlere tarihimizi anlatmamız lazım, bilimi, teknolojiyi, özellikle çağın gerektirdiği ne varsa öğretmemiz lazım. Bu sayede gençlere doğru yatırımlar yapabiliriz. Ülkemizde ve dünyada neler olduğunu, ileride neler yapılabileceğini, dünyanın nereye doğru yön aldığını gençlere öğretmeliyiz. Teknolojiyi iyi takip etmeleri lazım, diğer ülkelerle rekabet konusunda çalışmaları desteklemeliyiz.

Y.B- Şu an ülke olarak geldiğimiz noktada savunma sanayi başta olmak üzere ve diğer alanlarda örnek teşkil edecek ürünler ihraç ediyoruz ve ihracatımızın çok yoğun bir kısmı da orta Avrupa ülkelerine Almanya'dan başlamak üzere diğer ülkelere olmaktadır bu anlamda bizim eğitimimizin içerisinde temel olarak teknolojik gelişmeye ayak uyduran Bir gençliğe ihtiyacımız olduğunu düşünüyor musunuz?

Ö.Ö- Kesinlikle düşünüyorum son zamanda hükümetimizin desteğiyle yapılan fuarların çalışmaların projelerin başarılı sonuçlar elde ettiğini görüyorum. Çığır açacak çalışmalar yaptığımızı biliyorum.

Y.B- Tekrar Sapanca'ya dönmek istiyorum. Şehrin en güzel ilçelerinden bir tanesi Türkiye'de böyle yerlerin sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Gelecekte Sapanca için neler hayal ediyorsunuz?

Ö.Ö- Ben ortaokula giderken Nailiye köyüne kadar koşarak çıkar ve Sapanca Gölü'nü seyrederdim. O zamandan beri benim tek düşüncem doğayı korumaktı. Koru ve kullan ilkesini benimserim. Sapanca Gölü'nü ve ormanlarımızı koruyup kullanmamız lazım. Böyle düşündüğüm zaman gelecekte daha büyük bir turizm kenti olabileceğimizi inanıyorum. Tam anlamıyla bir cazibe merkeziyiz ve Sapanca'yı isteyen arzulayan birçok insan var. Doğayı tahrip etmeden daha iyi planlamalar yaparak kentin siluetini bozmadan o kenti yaşanabilir hale getirmeliyiz. Sapanca'da birçok otel var teleferik projemiz var. Bunlar ekonomimiz açısından çok büyük katkılar sağlıyor. Asıl amacımız Sapanca'nın yaylalarını turizme kazandırmak ama asla buradaki ağaçları keserek ve yaylayı tahrip ederek değil. Asıl hedefim teleferiğe yaylaya çıkarmak. Teleferiğe yaylaya çıkarırsak Sapanca da 12 ay turizm faaliyet gösterir. Biz çocuklarımıza kar yağışını göstermeliyiz, o karda eğlenmelerine izin vermeliyiz.

Y.B- Daha önce ifade ettiğiniz gibi sayın başkanım siyasetin temelinde samimiyet ve dürüstlük olduğunu söylediniz. Belediye başkanı olduğunu daha önce ilçe Başkanlığı yaptınız, Meclis üyelikleri yaptınız. Hem şehri biliyorsunuz hem ilçeyi biliyorsunuz; ilçe siyasetine ve ülke siyasetine hakimsiniz. Halkın belediyelerden yönetimlerden idareden talepleri vardır. Bir de şöyle düşünsek Sapanca belediye başkanı Sapancalılardan, vatandaşlardan ne gibi taleplerde bulunup neler istersiniz?

Ö.Ö- Vatandaşlar şuna inansınlar ki; biz gece gündüz Sapanca halkımız için gereken neyse onu yapmaya çalışıyoruz. Bize güvensinler biz onlar için ne gerekiyorsa hepsini yapacağız. Bir anda her şeyi yapmak çok zor. Projelerle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bir projenin işleyebilir veya görülebilir bir hale gelmesi için en az 2-3 sene geçmesi gerekiyor. Vatandaş bizden ses perdesi istiyordu. En az bir sene sonra bu proje bitmiş olacak. Ses perdesi biliyorsunuz ki; Sapanca TEM Otoyolu'nun kenarındadır. Bundan dolayı da inanılmaz bir şekilde gürültü kirliliği oluşuyor. Bu görüntü kirliliği için çalışma yapıyoruz. TEM Otoyolu'nun her iki tarafına doğal yollarla planlanmış bir şekilde ağaç dikimi gerçekleştirilecek. Orman bakanlığından 32.500 adet talebimiz vardı. Onlarda olumlu baktılar. Ayrıyeten Çevre ve Şehircilik Bakanımız bize bu konuda destek vereceğini söylediler. Bu sayede Süs Bitkiciliğine de bir faydamız olacak.

Y.B- Sapanca'nın geçiş yolu da sağlı sollu bir şekilde çok orijinal bir görünüme sahip olacak.

Ö.Ö- Evet kesinlikle öyle biraz önce de dediğim gibi halkımızdan tek isteğim bize güvensinler bizden istesinler bizden her şeyi isteyebilirler belediyemizden her şeyi talep edebilirler. Sadece onlardan sabır istiyoruz.

Y.B- Başkanım spor geçmişinizle ilgili ilginç unutamadığınız bir anınız oldu mu?

Ö.Ö- Ticaret Lisesi'nin atletizm takımındaydım. Balıkesir'e Marmara Bölgesi liseler arası atletizm turnuvasına gittik orada benim branşım 400 metreydi. 1500 metre yarışına katılacaktım. Hocamda bana 800 metrede koş dedi. Ben o döneme kadar hiç atletizm ayakkabısı giymemiştim, çivili ayakkabı giyiyordum. Bir yarışa başladım ilk 400 metrede birinciydim. Çivili ayakkabı yüzünden ayağıma ağırlıklar girmeye başladı. İkinci 400 metreyi bitirdiğimde sondan ikinci olmuştum. O ayakkabıyla hiç koşmamam gerekiyordu. Bu anımı hiç unutmuyorum.

Y.B- Sayın Başkanım Sapanca Belediye Başkanlığına aday olduğunuz da gördük ki; siz çok hırslı biri değilsiniz. Biz daha çok ben olayım değil de çevrenin sen ol dediği bir kişisiniz.

Ö.Ö- Çok yoğun bir ticaret hayatım var. Sürekli çalışıyordum. Çevremdeki 1-2 arkadaşımın beni itmesiyle siyasete katıldım. Yıllarca her dönemde sürekli beni aday diye lanse ederlerdi ama ben çıkmıyordum. 1999 seçimlerinde yine benim aday olmamı istediler. Babam bana yapma dedi. Bir iş yeri açmıştık ve babam işlerin başında olmamı istedi ben de babamı dinledim ve siyasete girmedim. Ama yıllar sonra nasip oldu ve görevimdeyim.

Y.B- Başkanım Süs Bitkiciliği ve Peyzaj Fuarı ile ilgili de birkaç cümlenizi rica edebilir miyiz?

Ö.Ö- Önceki kaymakamlarımızdan Hasan Duruer'in bu konu hakkında çok büyük faydaları oldu. Sonrasında Sakarya Süs Bitkiciliği konusunda çok ileriye taşındı. Yeni yapılan fuar çok profesyoneldi. Bu seneki fuardan yola çıkarak ileriki dönemdeki fuarların çok daha iyi seviyede olacağını söyleyebilirim. Uluslararası bir fuar olacağımızı düşünüyorum. Festival alanımızda gölün tam kenarında. Türkiye'de, belki dünyada böyle bir festival konumunun olduğunu düşünmüyorum. Bu anlamda da çok farklı ve özel bir yere sahibiz.

Y.B- Sayın başkanım çok teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar ve kolaylıklar diliyoruz.

Ö.Ö- Ben teşekkür ediyorum.