31 Mart Mahalli seçimleri için uzunca bir süredir sahadayız. Belediye başkanlığına talip olduğum Adapazarı’nın her kesiminde halkımızla bir araya gelerek şikayet ve önerilerini dinliyorum.
Herkesin gördüğü şu ki her şeyin yolunda olduğuna inandırmak için ciddi bütçeler harcayan , şehrin her tarafına mutlu pozlarla hazırlanmış binlerce resim afiş ve pankart asan mevcut iktidar belediye adayları ,gittikleri her mahallede sahne kurarak ,meşaleli gösterilerle eksiksiz bir şehir tarif ediyorlar ama gerçekteki şehir onların tarif ettiklerinden çok farklı.
Gerçek şu ki
-Adapazarı’nın sokakları yağmur yağınca göl oluyor
-Asfalt atılan caddelerin su giderleri hemen hemen 2 yıl sonra açılıp devreye alınıyor
-Hasarlı binalar kabus gibi dimdik ensemizde
-Cadde ve kaldırımlarda büyük sorunlar var
-Trafik başlı başına sorun haline gelmiş
-Kırsal mahalleye dönüş konusunda bilerek ve isteyerek adım atılmıyor.
Şehri yıllardır yönetenler, Taşkısığı mahallesine gitmişler, sahne kurmuşlar, ışıklı gösterilerle coşmuşlar, 31 mart için Taşkısığı hazır demişler …
Ama en önemli şeyi görmeden ya da görmek istemeden dönmüşler.
Biz gittik gördük …
Gerçek şudur…
Taşkısığı’nda bulunan SEKAY (Sakarya Entegre Katı atık Yönetimi ) Tekeler, Karakamış, Taşkısığı ve civarındaki mahallelere koku yaymanın yanında atık alanından sızan pis sular hem bölgede yaşayan hayvan sağlığını hem de çevreyi tehdit etmektedir.
Geçmiş dönemde bu sızıntılardan dolayı otlakların tehlikeli hale geldiği ,Burada otlatılan hayvanların öldüğü basına yansımış olup, bu konuda yöre halkının resmi başvuruları sonuçsuz kalmıştır.
Ayrıca ,sızıntı suların artık sürekli akan niteliği ile Taşkısığı gölüne kadar ulaşarak, göle karıştığı tespit edilmiştir.
Gözle görülür hiçbir tedbirin alınmadığı bölgede gezinen hayvanların kolayca ulaşıp su içtiği ortamlardan alınan numuneler yetkili laboratuvar analizinde ciddi oranda mikrop yükü barındırmaktadır.
Sızan suyun renk değişimine bakıldığında ayrıca kimyasal içerme ihtimali de yüksektir.
Bölgede sızan suyun mikrobiyolojik ve ağır metaller bakımından mutlaka analizinin yapılması gerekmektedir.
Sızıntıyı mutlaka kontrol altına almak ve içerdiği tehlikeli olabilecek içerikten arındırmak zorunludur.
Gerçek belediyecilik, sorunun yanına kadar gidip görmeden geri gelmek değil, ilgili tüm kurumları ayağa kaldırmaktır.