Seçime sekiz gün gibi bir zaman kaldı. Süreç son derece hızlı bir şekilde ilerliyor. Özellikle bir çok haber ve olay bombardımanı altındayız. Her vakte yeni bir haber veya olay düşüyor. Hafızaları tazelemek, unutulanları hatırlatmak, olan bitene geniş bir açıdan bakılmasını sağlamak, büyük fotoğrafın anlaşılmasını sağlamak adına seçim sürecine gelişimizdeki bazı sözleri hatırlatacağım. Önce şu meşhur beyti vermeliyim:
'Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler' / 'Kıpti mertliğini anlatırken hırsızlığını söyler'
(Koca Ragıp Paşa)

Aslında yüz kızartıcı bir suçu varken bunu kendini övmekte kullanmak anlamındaki bu beyit tam bir 'gaflet' halini ifade etmek için kullanılır.
Maalesef bugün ülkemizdeki muhalefet tam bir gaflet halindedir. Hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nde dikkat çektiği gibi 'gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir.' Bu ifademi destekleyecek sözleri birazdan paylaşacağım.

Yani yönetmeye talip olduğun ülke Türkiye Cumhuriyeti ama 'sanat söz' diye başlayan sloganından da anlaşılacağı üzre ülkenin hayrına ve ülkenin milli bağımsızlığına ve milli gücüne muhalif ne varsa birilerine söz veriyorsun... Buradan sonra söyleyeceklerim tamamen 'sana söz' şifresiyle millete yutturulmaya çalışılan gayri milliliğin ifşasıdır. Sözler doğrudan sahipleri tarafından söylenen cumhurbaşkanı adayları Kemal Kılıçdaroğlu ile diğer ortaklarının sözlerinden alıntılamalardır. Bu alıntılamaların hepinizce bilindiğini, duyulduğunu düşünerek sadece hatırlatma babında değineceğim.

Ali Babacan
* İHA ve SiHA'lara dokunacağız...
* Anayasanın ilk dört maddesi tartışılmaya açılacak...
* Anayasadaki Türklük tanımı değişecek...
* Yapacaklarımızla Avrupa bize aferin diyecek!

Meral Akşener
* Koalisyon vatandaşın en rahat ettiği sistemdir.
* Başörtüsü zulmü zamanında ahh ben neler çektim.(Başörtüsü yasağını uygulayan bakandır)
* Bir kan davası da olsa, insanlar birbirine misafirliğe geldiğinde yenilir içilir. Kapıdan uğurlanır.(Demirtaş kahvaltı isteyince)
* Ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olacağız. Seksen beş milyonun geleceğini kişilerin tahakkümüne teslim edip tehlikeye atmayacağız.(masadan kalktığı gün)
* HDP'yi Pkk'nın yanında konumlandırıyoruz.
(An itibariyle aynı ittifakın adayı Kılıçdaroğlu'nu birlikte destekliyorlar)

KEMAL KILIÇDAROĞLU
* Kim bize saldıracak? S400 alınması siyasi karardır. Türkiye dünyanın en pahalı hurdasına sahip olmuştur.
* PYD bize mi saldıracak ? Sınırımızda başkası olacağına PYD olsun(CHP'li Muharrem Erkek)
* Biz YPG'yi terör örgütü olarak görmeyiz. Kendi bulunduğu bölgede kendi halkını savunan bir örgüt olarak görürüz.
* Selahattin Demirtaş'a özgürlük isteyenler, Kavala'ya özgürlük isteyenler bizimle yürüyeceksiniz.
* Atatürk Havalimanı'nı havacılık ve uzay çalışmalarının merkezi haline getireceğiz. Projeyi Amerika'daki Sierra Nevada Corporation (SNC) şirketinin sahipleri Eren Özmen ve Fatih Özmen'le yapacağız. Bu şirket CIA'ya da parça satıyor.
* Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı kabul edeceğiz.
* Kürt sorununu TBMM'ye getirip çözeceğiz.
* Biz LGBT'yi aile yapımıza zararlı bir oluşum olarak görmüyoruz.

Bu örneklere daha pek çok ilaveler yapmak mümkündür. Lakin fikir vermesi, iyi bir analiz yapılması, perde arkasının okunması için bunlar yeter de artar bile. Eğer niyetiniz üzüm yemekse bu sözler karşımızda nasıl bir yapının durduğunu göstermesi açısından da yeterlidir. Bu sözler ülkemizde bulunan 'müzbin Tayyip körlüğü' hastalığının hangi boyutlara eriştiğini göstermesi açısından da yeterlidir. Şöyle ki normal şartlarda işini, eşini, evladını, paranı vb herhangi bir şeyini emanet etmeyeceğin; teslim etmeyeceğin kişiye ve onun temsil ettiği yapıya sadece 'Tayyip gitsin de ne olursa olsun!' diye ülkeni teslim edeceksin!!! İşte müzbin Tayyip körlüğü hastalığının boyutu...

Şimdi en başta verdiğimiz beyitteki anlam tam da içinde bulunduğumuz seçim atmaosferini yansıtmıyor mu? Yönetmeye talip olduğun ülkeyi bölecek, parçalayacak, geriletecek ne varsa hepsine 'gel gel' yap, sonra çık aynı ülkeyi yönetmeye talip ol!

'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' demezler mi? Ayrıca bizzat sahipleri tarafından söylenmiş bu sözler, seçim sonunda olası iktidarlarında nasıl bir Türkiye yapacaklarının da dışavurumu değil midir?

Peki sekiz gün sonra ister ekonomik, ister sosyolojik, ister psikolojik yani her ne sebeple olursa olsun, ecdadımızın emaneti; yavrularımızın geleceği, bizlerin gözbebeği olan ülkemiz bu maceraya sürüklenmeyi mi hak ediyor? Vatan bu kadar ucuz mu? Malum zihniyetin bu sözleri katıksız bir zillet hali değil midir? O zaman kararı verirken zillet mi devlet mi..? Kararını sen ver..