Köprülerin, tarihi ve kültürel miraslar arasında önemli yer aldığını söyleyen Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş, 'Aslında bizim medeniyetimiz de çeşmeler ve köprüler çok büyük bir yer tutuyor. Bizim tarihi ve kültürel miraslarımızın başında yer alan önemli eserler' dedi.
Sakarya'nın Geyve ilçesinden geçen Sakarya Nehri üzerine Osmanlı Padişahı 2. Bayezıt tarafından 1495 yılında yaptırılan 523 yıllık '2. Beyazıt Köprüsü' bugüne kadar birçok kez onarım görse de hizmet sunmaya devam ediyor. Uzunluğu 195 metre, eni ise 5 buçuk metre olan ve büyük kesme taşlardan yapılan tarihi köprü Alifuatpaşa Mahallesini Geyve ilçesine bağlıyor. Osmanlı Padişahı İkinci Bayazıt'ın mimar ve mühendisi Fakir Abdullah tarafından tasarlanan on dört ayak üzerine kemerli kesme taş köprünün ayaklarından dördü Sakarya Nehri üzerinde olduğu gözüküyor. Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş köprünün tarihi geçmişini yitirmemesi için restorasyon çalışmalarının bir an önce başlaması konusunda vurgu yaptı. 523 yıldır vatandaşın hizmetinde olan ve iki mahalleyi birbirine bağlayan köprü havadan görüntülendi.
'Sakarya Nehri büyük ve önemli bir nehir'
2. Beyazıt Köprüsüyle ilgili bilgiler veren Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen - Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yaşar Ertaş, '2. Beyazıt Köprüsü Geyve'de Sakarya Nehri üzerine inşa edilmiş bir köprü. Üzerindeki kitabeye göre 901 hicri tarihinde yapılmış, miladi olarak 1595-1596 tarihlerine tekabül etmektedir. Sakarya Nehri büyük ve önemli bir nehir. Ve köprünün yapıldığı yere baktığınız zaman İstanbul ile Amasya istikametinde ilerleyen hem ticaret hem de askeri yol üzerinde kurulmuş bir köprü olduğunu söyleyebiliriz. Köprünün normalde kara ile bağlantılı yeri daha kısadır fakat sel ve taşkınlar dolayısıyla köprü biraz daha uzatılmıştır. Köprünün uzunluğu 195 buçuk metredir, eni ise çok geniş değil 5 buçuk metre kadardır. Köprünün özellikle Doğu tarafındaki girişinde dikkat çeken iki tane unsur var. Bunlardan ikisi de köşk adıyla da anılıyor. Birincisi tarih köşkünü ifade ediyor aynı zamanda namazgah adını da veriyoruz. Yaklaşık olarak 4 buçuk metre uzunluğunda bir köşk burası ve bu köşkte bir kitabenin bulunduğunu biliyoruz. Genellikle bu kitabelerin yer verildiği tarih köşkleri köprülerin orta kısımlarında yer alırken, 2. Beyazıt Köprüsünde bu tarih köşkü, köprünün Doğu tarafında bulunan giriş kısmında yer alıyor. Burada yolcular geldiklerine namazgah kısmında namaz kılabiliyorlar, mihrapta var aynı zamanda. Tarih köşkünün hemen karşısında yani köprünün Kuzey tarafında nehre ve vadiye bakan bir seyir köşkü vardı. Burası da istirahat yeridir, yolcuların buraya geldikleri zaman oturmaları ve aynı zamanda doğal güzellikleri, nehri seyretmeleri için yapılmıştır. Osmanlı köprülerinde genellikle bu tür unsurlar var' dedi.
'Buraya sahip çıkmak gerekiyor'
Ertaş, köprünün tarihi geçmişini yitirmemesi için restorasyon çalışmalarının başlaması konusunda vurgu yaparak, '2. Beyazıt Köprüsü'nü yakın bir zamanda gezdik. Köprünün durumunun iç açıcı olmadığını söyleyebilirim. Hatta bence çok üzücü bir durumda, garip bir köprü. Aslında bizim medeniyetimiz de çeşmeler ve köprüler çok büyük bir yer tutuyor. Bizim tarihi ve kültürel miraslarımızın başında yer alan önemli eserler. Köprüye yalnızca insanların geçmesi için yapılmış bir yer olarak bakmamak lazım, buraların aynı zamanda anlam ve değeri, geçmiş dönemlerde köprülere verilen anlam çok daha derindir. Evliya Çelebi'nin verdiği ve her güzel köprü gördüğünde hatırladığı 2. Beyazıt Köprüsü'nün maalesef bugün içler acısı bir durumda olduğunu söyleyebiliriz. Tarihi ve kültürel bir mirastır bu köprü. Buraya sahip çıkmak gerekiyor, Türkiye'de son zamanlarda bu alanda çok iyi çalışmalar yapıldı. Kültür ve tarihi dokuyu muhafaza ve koruma açısından ciddi gayretlerin olduğunu biliyoruz. Ama maalesef 2. Beyazıt Köprüsü bundan nasibini almadı' diye konuştu.