Merhaba Sevgili Okuyucu,

Bu ilk tanışma yazımızda öncelikle POLEMİK AVCISI’ndan kastımızı beyan etmekte fayda var.

Polemik, Türk Dil Kurumu tarafından “söz dalaşı”, edebiyatta ise “kalem kavgası” olarak açıklanmakta.

Sözcüğün kökü Yunanca Polemos - "savaş" kelimesinden gelen Polemikos yani “Savaşçı” kelimesinden türetilip dünya dillerine geçmiş.

Almancada tıpkı bizim gibi yazılıp okunmakta, Polemic (İngilizce), Polemique (Fransızca), Polemizzare (İtalyanca)…

‘Polemik’ neredeyse bütün dünya dillerinde aynı yazılıp aynı anlamda kullanılır durumda.

Peki, kelime anlamı yaşamda nasıl yer bulmakta?

Efendim, Polemik; belirli bir inanç ile ilgili gerçeğin ortaya çıkartılması veya tam aksine inanç, düşünce ve hatta algı kurmaya, oluşturmaya yönelik tartışılan argümandır ya…

Hani Polemik, genellikle siyasi, bilimsel, edebi konularda sert tartışma, zıtlaşma ve münazara şeklinde gerçekleşir ya…

İşte bu tür ‘yargılama sanatı’ veya ‘uygulamalara’ da polemik denilir ya…

Ve akabinde “niye öyle dedin de böyle demedin”lerle sürdürülüp, ilgisiz argümanlarla sabun köpüğü gibi bir anda tartışma büyütülür, anında yok olur ve çözümsüz bir halde, kafamızda bir sürü sorularla tıkanıp kalırız ya…

İşte derdimiz budur, sevgili Okuyucu Kardeşim…

Ülkemiz ve elbette onun izdüşümü kentimiz, günlük haber akışının yanı sıra günlük polemiklerin yoğun yaşandığı bir Er Meydanı(!) adeta…

Nasıl başa çıkacağız?... Şu kısacık sütunlarda neyi, nasıl değerlendireceğiz?

Haberleri habercilere bırakmak kaydıyla; yalnızca günlük polemiklere baktığımızda bu alanda bir kaos ortamının yaşandığını söylemek mümkün…

Öyle ki, görsel ve yazılı medyamızda her gün yeni bir veya birkaç farklı polemiğin onca önemli haber içerisinde yer aldığını görebiliyoruz.

Başta siyaset olmak üzere spor, sanat, ekonomi, tarih ve akademik çevrelerde bu gibi gündem yaratan polemiklerin artık yaşamımızın bir parçası haline geldiği hepimizce malumdur.

Ancak basında yer aldığı şekliyle bu polemiklerin birçoğu ülke ve kent gündeminin yoğunluğu nedeniyle en iyimser bakış açısıyla eksik, yetersiz olarak kamuoyunun bilgisine sunulmakta ve bu durumda kamuoyunun sonuçsuz, akıllarda birçok yeni sorulara gebe, son tahlilde kararsızlığa neden olan bilgi kirliliği dolu bir dağarcığa sahip olunmasına zemin oluşturmaktadır.

Oysa ki, yaratılan birçok polemik önemli konular üzerinden yapılmakta ve sonucunda kamuoyu polemiğin yapıldığı haliyle yetinmek durumunda kalmaktadır.

Kısacası sevgili Okuyucu Kardeşim, mevzunun özünü kaçırıp detaylarda boğulmaktayız.

Bundan sonra Aklımızda onca soru, bir sürü gereksiz bilgi ile hatta “ana konu neydi” diye düşünür hale geldiğimiz anlar için POLEMİK AVCISI artık hizmetinizde! (J)

Artık POLEMİK AVCISI, kamuoyunun doğru bilgi edinme özgürlüğünü ilke edinen, evrensel gazetecilik ilkeleriyle kendini sınırlayan tarafsız bir anlayışla ve o konudaki uzman görüşüyle bu alandaki boşluğu dolduracaktır.

Alan geniş… Mevzu çok… Seç beğen al!..

Sizler de aklınıza takılan polemikleri bana yazabilirsiniz, birlikte bu sütunlarda değerlendirebiliriz.

Ben kim miyim?

Çark Caddesi’nde geçerken omzuna çarptığınız…

Bulvar’da göz göze geldiğiniz…

Orman Park’ta karşı masada bir an dikkatinizi çeken…

Serdivan’da kafede masasından izin isteyerek boşta duran sandalyeyi aldığınız …

Sakaryaspor gol attığında sevinçten kucaklaştığınız…

Dolmuşta o gün yan yana oturduğunuz…

Yüksek tondan ortaya atılan, kabarık ve kalabalık kelimelerle süslenmiş ve bir kelebek kadar ömrü olan polemiklerden usanmış Polemik Avcısıyım.

Haftaya ilk polemik konumuz bu kentin mega polemiklerinin başında geliyor.

Kendinizi polemiklerden koruyun, esen kalın efendim.

[email protected]