Algımı yönetme!

Yorulduk gayri…

Bir olay, bir durum karşısında iki farklı haber, iki farklı yorum…

Birbirlerine taban tabana zıt yorumlar, haber sunumları, yazıları…

Hangisi doğru, hangisi gerçek?

Haberin doğrusunu nasıl edineceğiz?

Nasıl kanaat oluşturup yeni düşünce elde edeceğiz?

Son yılların moda deyimi “algı yönetimi”nin hatta “algı yönetimi savaşları”nın kurbanlarıyız hepimiz.

Peki ne demek oluyor şu “algı yönetimi”

İletişimin son derece hızlı gerçekleştirildiği bir çağdayız.

An be an yeni bilgilerle karşılaşıyor ve bu bilgilere göre hızlı kararlar alıyor, tavır belirliyoruz.

Bu şartlarda hayatımızı şekillendiren, düşüncelerimize, duygularımıza, inançlarımıza, eylemlerimize yön veren, her şeyi ile bizi etkisi altına alan bunca bilginin doğruluğu, yerindeliği, faydalılığı son derece önemli.

Günümüzde iletişimin temel mekânı ise medya…

Gazeteler, dergiler, TV, sosyal medya (facebook, twitter, bloglar vs) e-haber siteleri ve daha birçok çeşitliliğiyle bilgi bize özellikle medya aracılığı ile ulaşıyor.

Eğer bilgiler bize gerçeği olduğu gibi yansıtacak şekilde ulaşıyorsa sorun yok; ama ya olmayan bir gerçekle, aslından saptırılmış bir gerçekle karşı karşıyaysak?

Bilgilerin, onu taşıyanın önyargılarıyla, ideolojileriyle, yorumlarıyla vs. harmanlanarak bize ulaştırılma ihtimalini düşündüğümüzde, sapmış bir gerçeklikle karşılaşma olasılığımız oldukça yüksek.

Medyanın bir odaktan çıkar elde ediyor olması veya çıkar elde etmeyi umuyor olması onun yaklaşımını etkiler.

Örneğin hükümet yanlılığından çıkarları olan medyanın hükümetin lehine olan ama aslında yanlış olan bir bilgiyi aktarması kuvvetle muhtemelken, hükümet karşıtlığından çıkarları olan medyanın da hükümetin aleyhine olan yanlış bir bilgiyi yayması muhtemeldir.

Haber siteleri ve gazeteler sloganlarında “gerçek, doğru, tarafsız, güncel, yorumsuz, araştırmacı, dürüst” gibi kelimeleri sıkça kullanır, sloganlarını genellikle bu kelimelerin farklı bileşenlerinden oluştururlar.

Peki gerçekten iddia ettikleri gibi yayınlarında tarafsız kalabilmekte midirler, her sundukları doğru mudur, gerçekleri mi sunarlar yoksa bazen aslı olmayan bilgiler de ürettikleri olur mu?

Genel anlamda kitle iletişim araçlarının (medyanın) takipçileri açısından önemi ve faydası bilgiye hızla ulaşmayı sağlamalarıdır. Medyayı takip edenlerin öncelikli amacı doğru bir şekilde bilgilenmektir.

Bu nedenle medya kuruluşlarının bilgilenmeyi sağlarken sloganlarında iddia ettikleri gibi bilgiyi gerçek, doğru, tarafsız, vb. ilkelere uygun şekilde sunabilmeleri önemlidir.

Medya kuruluşları bu iddia ettikleri şekilde davranmadıkları, ilkelerinin dışına çıktıklarında ise “propaganda, manipülasyon(yönlendirme/yönetme), dezenformasyon (bilginin bilerek çarpıtılması), misenformasyon (hatalı ve eksik bilgi)” gibi durumlarla karşılaşıyoruz.

Bu durumun nedenlerine bir göz atalım öncelikle:

Kitlelere bir şeyi yaptırabilmek için üç etkili yol mevcuttur;

para ile satın alma,

zor kullanma,

ve inandırma…

Bu üç yol içerisinde en etkilisi ve kalıcı olanı ise kitleleri belirlenen şeye inandırmaktır.

İşte tam bu noktada “algı” işin içine girer.

Her algının bir anlamı vardır.

İnsan beyni, algıladığı ölçüde düşünür. Düşündüğü ölçüde uygular.

Peki, kasıtlı olarak bilgiyi çarpıtmak isteyenler, bilgi üzerinde ne tür değişiklikler ile bunu sağlayabilirler?

Direk yalan bilgi üreterek…

Bilgiyi yalan olan başka bir bilgi ile harmanlayarak…

Bilgiyi eksik sunarak…

Gerçeğin sadece bir kısmını bütünmüş gibi sunarak…

Fazladan çarpıtıcı bilgi ekleyerek…

Demek ki bilginin; onu aktaranın şartlarından, kültüründen, önyargılarından, duygu durumundan, duyarlılıklarından, ideolojisinden etkilenebileceğini, aktaranın ekleme, çıkarma ve yorumlarıyla farkına varmadan gerçekleri saptırabileceğini gerçeğini her zaman göz önünde bulundurmamız gerekiyor.

Algı Yönetimi; “geniş kitleleri, kendi hedefleri doğrultusunda tavır almaları ve resmi adımlar atmalarını sağlamak amacıyla, seçilmiş bilgi akışını ve somut belgeleri yönlendirerek ya da reddiyesini oluşturarak, kitlelerin hislerini, güdülenmelerini, düşünce sistemlerini etki altına almaya çalışmak için yürütülen eylemlerin tamamıdır.”

Algımız Nasıl Yönetilir

Algı Yönetimi Planlaması kalıplaşmış bazı aşamalar çerçevesinde gerçekleşir:

1. Doğru kavramları kullanmak.

Hedef kitlenin algısını yönetebilmek için öncelikli olan, aktarılacak şeyleri doğrulara dayandırmaktır. Kitle, aktarılan şeylerin doğruluğunu ne kadar çabuk kabul ederse, algı yönetimi konusunda o kadar başarılı olunmakta.

2. Belirlenen hedefin sosyo-kültürel, etnik özellikleri ve eğitim durumlarına göre hareket etmek.

Sağlıklı bir iletişim için, iletişim kurulacak topluluğun veya kitlenin her özelliği detaylı olarak analiz edilir, iletişimde kullanılacak bilgi düzeyi, verilmesi gereken mesajlar ve yönetilecek algının uygunluğu, hedef kitleye göre belirlenir. Unutmayın ki, bir fikir, hizmet ya da ürün ne kadar mükemmel olursa olsun, bunları kullanacak kitlenin duygu ve düşüncelerine uygun değilse, başarılı olma şansınız yoktur.

3. Verilecek mesajın anlaşılır ve açık olması.

Bir insan, günde ortalama 5 bin civarında reklam ve mesaja maruz kalmaktadır. Bu yoğun karmaşa arasında insanlara sunulan mesajın, belirlenen toplulukta nokta atışı bir etki bırakması ve diğer beş bin unsur arasında bir adım önde olması gerekmektedir. Bunun için de sadeliği esas almak en doğru çözüm olacaktır. Çünkü insanlar, gözlerine karmaşık gelen nesnelere bakmamayı tercih eder.

İnsan algısı seçicidir ve bu seçici özellik, algıladığı her nesneyi, mesajı ve buna benzer unsurları analiz eder. Bunun için insanların algısına seslenmek, o algıyı yönetebilmek için adeta bir kilit taşıdır.

4. Görselliğin ön planda olması.

İnsanlar bir konuyu ortalama %23 işiterek,%77 görerek anlıyorsa algıyı yönetmek için kullanacağınız birincil yöntem görselliğe önem vermek olacaktır. İlk bakışta insan algısı parçaları değil, bütünü görür. Örneğin, 25 fotoğrafı birleştirerek bir A harfi yaptığınızı hayal edin. İnsanlar ilk bakışta 25 küçük fotoğrafı değil, o fotoğrafların oluşturduğu harfi algılarlar.

Görsel algının yönetimi, genel algının yönetiminin neredeyse tamamıdır. Bu yüzden kullanılacak görsellerin; tam bir uyum içinde olması, göze hitap etmesi ve yönetilecek algının tüm özelliklerini özetleyecek nitelikte olması gerekmektedir.

Günümüzde sıkça kullanılan “algı yönetimi”, iletişim alanındaki önemini her geçen gün daha fazla artırmaktadır.

İnsanların gerçeklerden daha çok, algılarına inanması; algı yönetiminin ürünlerin pazarlanması, fikirlerin geniş kitleleri etkileyebilmesi ve bir toplumun belirlenen hedefe göre hareket ettirilmesi tamamıyla algı yönetimine bağlıdır.

Çağımızdaki genel anlayışa göre İnsan varsa, iletişim vardır.

İletişim varsa algı vardır.

Yani insan varsa algı da olmak zorundadır.

İşte algınızın bu kadar değerli oluşu ve çevredeki her şeyin sizin algınızı yönetmeye çalışmasının sebebi budur.

Çünkü siz kıymetli bir destek müfrezesinin kıymetli bir parçasısınız.

Algınıza mukayyet olun!

[email protected]