Yılın bu dönemlerini Sakarya’da geçirmek ayrı bir mutluluk veriyor bana.

Çünkü şehirde yaz aylarına ‘merhaba’ dediğimiz bu günlerde çok özel bir atmosfer yaşanıyor…

Çarşının orta yerinden ilçelerin en dip sokaklarına varıncaya kadar aynı kokuya rastlıyorsunuz. Her yerde o koku…

Her sene istisnasız yaz mevsimi şehirden yükselen buram buram ‘ıhlamur kokusuyla’ sizi karşılıyor.

Fark ediyor musunuz bu kokuyu?

Sizi bilmem ama ben her yıl yazı bu kokuyla karşılamaktan ayrı bir mutluluk ve haz duyuyorum.

İçimin derinliklerine kadar çekiyorum taptaze ıhlamurun o enfes kokusunu…

Ne Bodrum’da soydurduğum körpe enginarın, ne yine Ege kıyılarında taptaze zeytinyağına döktüğüm kekiğin,

Ne Aydın’daki incir yapraklarının, ne yine Bozcaada’da insanın içine işleyen boncuk üzümlerin,

Ne Bursa’da size aniden ilişiveren o rengârenk laden ağaçlarının kokusu…

Tüm bu kokular… Hepsi güzel, hepsi ayrı bir iklime götürüyor sizi. Doğru!

Ama Sakarya’daki ıhlamurun kokusu… Bu koku bana apayrı geliyor, beni çok da alışık olmadığım yerlere bir tek bu koku götürüyor.

Bambaşka mevsimlere kapı aralıyorum kokuyu işittiğim an. Kişisel romantizmimin doruklarına çıkıyorum tıpkı şimdi olduğu gibi onu duyduğumda.

Belki de diğer güzelliklere karşı haksızlık ediyor, az biraz memleketçilik yapıyorumdur. Ama olsun…

Hafif sütlü ve olabildiğince ılık olan bu kokuyu mutlaka ama mutlaka içinizin derinliklerine siz de çekin!

Belki o zaman beni daha iyi anlarsınız. En azından benim gözümle deneyin bir kere de…

Şükretmek için ‘çok’; sebep bulmaktaysa ‘az’ ayrıntıya takıldığımız bu zamanlarda siz de ıhlamurun etkisine tanık olacaksınız.

Şükür etmek ve kıymetini bilmek için ne güzel nimet ıhlamur…

Şehrin yeşilinin, doğasının, nehrinin, gölünün, ıhlamurunun kıymetini bilmek için bir fırsattır bu koku…

Bu ıhlamur kokusudur ki; bizi ağaca, doğaya, insana, yaratılana yaklaştırmalıdır. Şükür kapılarımızı sonuna kadar açmalıdır!

Ihlamur bizi daha fazlasını istemeye sevk etmelidir ki, güzelliğin kıymeti harbiyesi daha çok bilinsin.

Mana ortaya çıksın yani. Evet! Ihlamurdan mana çıkarmalıyız ki, güzelliğin, insana yakışanın kıymeti bilinsin.

Sırf bu güzellik için daha çok insana dokunana, eşref-i mahlûkat tanımlamamıza yakışana dair ortak isteklerimiz olmalı.

Yeşil alanların sayısının çoğalmasını istemeliyiz, toprağın kıymetini bilmek için,

Meydanların sayısının çoğalmasını talep etmeliyiz, Hz. İnsan’a yakışan yakınlığı bulalım diye,

Parkların sayısını, ağaçların, yürüyüş yollarının, bizi bambaşka mevsimlere götürecek atmosferlerin çoğalmasını talep etmeliyiz.

İstemeliyiz bunu!

Birbirimize daha fazla temas edebileceğimiz yaşam alanlarını talep etmeliyiz.

10 katlı binada, ‘kendi’ gettomuzda ‘kendimizce’ kaybolmayı ‘kendimize’ nasıl yakıştırabiliriz?

İnsan fıtratına yakışan birlik, kardeşlik ve güzelliği ıhlamurda aramaya devam etmeliyiz.

Kişisel beklentiler uğruna, imar tadilatından gelecek mini paylar için, yüksek katlıda bulacağımız ince kâr marjı adına tüm bu güzellikleri feda edemeyiz!

İnsan olduğumuz için,

Hedefi insanı-ı kâmile erişmek olarak koyduğumuz için,

İslam’ı ihsan boyutunda yaşamaya aday olduğumuz için,

Ihlamur kokusunun peşinden sürüklenmeye devam etmeliyiz.

TWiTTER: @MAHİROGLU5454

MAİL: OMERMAHİROGLU5454@GMAİL.COM