1970'li yılların ilk yarısı. Kıbrıs diye bir devlet var o zamanlar. Devletin bir kısmı Türklerden oluşuyor.

Zamanla Türkler baskı altına alınmak isteniyor.

Sonra Türkiye 1974'te barış harekatı düzenliyor. Adaya huzur geliyor. Maddi kazanım sıfır. Siyasi bir beklenti yok.

Tüm dünyayı karşımıza almak pahasına bir adım atılıyor.

Sonra?

Sonra oradaki vatandaşlardan bazıları kendilerine Türkiye'nin kötülük yaptığını savunmaya başlıyor. Maddi çıkarlarını, siyasi çıkarlarını Türkiye'nin üstüne koyuyor. Ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin tüm Kıbrıs'ı temsilen Avrupa Birliği'ne girmesine "Yes be annem" diyor.

Bu sayede Türkiye bundan sonra AB'ye üye olmak için Kıbrıs Rum Kesimi'nden de onay almak zorunda kalacak...

Sonunda "Yes be annem" diyenler de günlerini gördü ama biz iyilik karşılığında kötülük bulduk.

Yakın geçmişte yine benzer şekilde Suriye krizi patlak verdi. Ülkeleri yerle bir olan Suriyeliler ülkemizde yıllarca kaldı. Neredeyse Türkiye'deki her aile bir Suriyeliye bakmak zorunda kaldı. Gelirimizi, ekmeğimizi, suyumuzu paylaştık.

Hiçbir maddi çıkar olmadan.

Sonunda Suriyeliler önce Türkiye'den kaçmak için direndi. Yollarda ölmek pahasına, tekmeler yemek pahasına, Türkiye'yi şikayet ede ede...

Suriye'de söz hakkımız bile yok. Oradan bize terörist gelmesin diye duvar örmekle meşgulüz şimdilerde.

Irak konusu da hakeza. Oradaki adam olmayan adamları adam yerine koyduk. Ankaralarda ağırladık. Milli olmayan milli marşlarını çaldık, bayrak olmayan bayraklarını astık. Bir maddi beklenti, bir siyasi başarı için değil. Sırf iyi niyetten.

Sonra kalktı adamlar Türkiye'ye meydan okumaya çalıştı. Şimdi güney kürdistan için referanduma hazırlanıyor. Güneyi olan şeylerin kuzeyi de vardır. Türkiye'ye üstü örtülü tehditte bulunuyor adamlar. Bizim adam yerine koyduğumuz adamlar(!)

Ve son olarak da bir anda kardeşleri tarafından yapayalnız bırakılan Katar...

Parası olsa da aç kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalan, teröristler tarafından terörist ilan edilen Katar...

Adamlara destek olmak için seferber olduk. Bakanlarımızı yolladık. Tüm dünyaya karşı "yanınızdayız" mesajı verdik.

Adamlar bizi bayraksız ortamda, terlikle karşıladı. "Eyvallah" ettik.

Sonuç?

Sonuçta Amerika ile milyar dolarlık silah anlaşması imzalandı. Biz elimizde insanlığımızla geri döndük...

velhasıl azizim...

Bir İngiliz atasözü der ki, "İngiltere'nin daimi dostları yoktur. Daimi çıkarları vardır..."

Devlet yönetirken duygusal davranılmaz.

"Bu da insan" "Bu da Müslüman" diye bakılmaz.

Siz bakarsınız, insan olduğunuz için. Ama karşınızdaki devlet yönetir, sizin insan olmanızla da insanlığınızla da ilgilenmez...

Sonra geri dönersiniz elinizde insanlığınızla, dönersiniz sorumlu olduklarınıza ve dersiniz ki

"Biz hep iyi niyetten kaybettik..."