Devlet tüm vatandaşların can ve mal güvenliğinin teminatıdır. Adalet de devletin bel kemiğidir.

Suç ve ceza orantılı olur, cezayı alan aldığı cezayı hak ettiğini düşünür. Mağdur olan da suçlunun aldığı cezadan tatmin olur…

Adaletin toplum içinde sağlanması durumunda da kimse mağdur olmaz.

Devlet bir baba şefkatinde olmak zorundadır. Bazı psikopat babalar gibi değil ama…

Çünkü devlet suçluyu cezalandırırken sadist bir mutluluk yaşamaz. Cezayı çekeni ıslah ederken suçu işlemeyi düşünenleri caydırır…

Son zamanlarda bir darbe girişimi yaşandı. Bunun cezası bellidir. Darbe girişiminde bulunanlar ve toplumun huzurunu bozanlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bu onlar için ıslah edici, yeniden bu toplumun huzurunu bozmaya kalkacaklar için de ibret olmalıdır.

Ancak bunu yaparken toplum huzursuz edilmemeli, hayatın rutin akışı bozulmamalıdır.

Binlerce kişi işinden alınıp, evler, işyerleri aranıp daha sonra “pardon” demek devlet ciddiyetine zarar vermektedir.

Bu örgütün alt kısmının ibadet, orta kısmının ticaret, üst kısmının ihanet olduğu söylendi.

Bizim gibi sıradan vatandaşların komşuları aslında ibadet kesiminde yer alıyor. Ama pek çoğumuzun tanıdığı ya gözaltına alındı ya da işlerinden atıldı.

Kocaali eski Kaymakamı Necmi Akman bu süreçteki suçlamalardan dolayı canına kıydı. Geçtiğimiz hafta yine Karasu’da açığa alınan bir polis memuru intihar etti. Bunlar benim yakinen bildiğim şeyler. Sizin de duyduklarınız, tanık olduklarınız vardır.

Bu kişilerin yanında işinden atılanlar, açığa alınanlar da az değil.

Elbette ticari bazı şirketlere de el konuldu. Kimine kayyum atandı kimine doğrudan el konuldu.

Görevden alınan isimlerin yeniden işbaşı yapması, alakasız kişilerin asılsız ihbarlarla, imzasız mektuplarla insanların fişlenmesi, bunların isimlerinin veya resimlerinin basına yansıması operasyonun sulandırıldığı algısına neden oluyor.

Bu insanların pek çoğunun suçsuz olduğu belirtiliyor ve kendileri görevlerine iade ediliyor. Günlerce hapis yatıp daha sonra salıverilen işadamları, memurlar itibar kaybediyor.

Bunları da bir yere kadar anlamak mümkün diyelim…

Kendi tabirinizle “ibadet” kesiminden insanları gözaltına aldınız, “ticaret” kesiminden de aldınız.

Peki “ihanet” kısmına ne zaman sıra gelecek?

3 ay olarak ilan edilen OHAL’in daha kısa sürede kaldırılabileceği ifade ediliyordu şimdi ikinci kez uzatılması gündemde.

İnsanlar devletin güvenliği söz konusu olduğunda elbette bazı şeylerden feragat ederler. Etmeliler de…

Ancak KHK’larla idare edilen bir ülkede kimse kendini güvende hissedemez.

Herkes adaletin tam manası ile işlediği bir ülkede yaşamak ister.

Gözaltına alınanların, tutuklananların “ibadet” ve “ticaret” kısmından öteye gitmemesi rahatsızlığa neden oluyor.

Adaletin uygulandığı dünyada kimse mağdur olmaz.

Devlet adaletin teminatı, adalet de mülkün (devletin) temelidir.

Adalet kişilerin ya da kurumların tekelinde değildir.

Adalet vicdanların sesidir.

Adalet bir kişiye ya da bir zümreye ait değildir.

Siz adaletin tecelli ettiğini düşünüyorsanız bu yazı size hitap etmemiş olabilir.

Ancak ben bu yazıyı adaletin işlediğinden duyduğum kaygıdan ötürü yazdım.

Hakkınızı helal edin…

Twitter: @muniralikara

E-Mail: [email protected]