Bildiğiniz bütün ezberler bozulsa ne yapardınız? Mesela iki kere iki dört etmese nasıl bakardınız hayata? Çarpılır mıydı zihninizdeki bildikleriniz? Yoksa unuttuklarınızı mı toplardınız? Neyi çıkarırdınız hayatınızdan? Nasıl kalkardınız bu işin altından?

“Bu açıklanamaz, ama hissedersin. Hayatın boyunca dünyayla ilgili bazı şeylerin yanlış olduğunu hissetmişsindir. Ne olduğunu bilmezsin, ama o ordadır; beynine saplanmış bir kıymık parçası gibi... Seni deli eder...” (The Matrix – 1999)

“Güçlü olan zayıf olanı ezer” demişti Charles Darwin. Birileri size şimdi kavga zamanı dese! Birileri güçlenebilmek için kavga etmeli dese! ”Ben sadece kavgada ayakta kalmaya çalışıyorum.” diyebilir misin?

“Dövüş Kulübü’nün birinci kuralı… Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız. Dövüş Kulübü’nün ikinci kuralı… Dövüş Kulübü hakkında KONUŞMAYACAKSINIZ. Dövüş Kulübü’nün üçüncü kuralı… Birisi dur derse ya da sakatlanırsa kavga biter. Ve dördüncü kural… Sadece iki kişi dövüşür.” (Fight Club – 1999)

Hepimiz birer babayız oğullarımız için. Hala çocuğuz, hayırlı bir evlat olmamızı isteyen babalarımız için.Doğmamış çocuğumun babasıyım ben de! Hayırlı bir evlat olmayı beceremesem de!

“Yalnız şunu belirtmek istiyorum: Ben batıl inanışları olan biriyim. Komik bir durum bu ama gerçek. Küçük oğlum Michael, polis şefini vurduğu iddiası yüzünden yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. Bundan sonra başlıca işim, onu bu iftiradan korumak ve ailesinin yanına geri dönmesini sağlamak olacak. Ancak ben batıl inançları olan bir kişiyim. Oğlum saklandığı yerde yanlışlıkla vurulursa, kendisini suçlayan yeni kanıtlar, yeni tanıklar çıkarsa bu durum bana, bu odadaki bazı dostlarımın, yaptığımız barış anlaşmasına uymadığı düşüncesini verecek. Dahası, oğluma yıldırım çarpsa, gemisi okyanusa gömülürse, uçağı düşerse, bir polis memuru yanlışlıkla onu vurursa, hücresinde kendini asarsa ben yine buradaki bazı kişileri suçlayacağım. Ve bunu asla, ama asla affetmeyeceğim!” ( The Godfather – 1972 )

Herkes öteki, herkes kavgalı , herkes taraf! Adam hanımıyla yatağını ayırıyor; oğul babasıyla konuşmuyor, akrabalar yolda selamlaşmıyor, kardeş kardeşiyle yollarını ayırıyor! Sizler gibi benim de canım çok acıyor. Ne yazık ki genel siyaset yerel siyasetin tadını kaçırdı. Sevdiğim filmlerle ruh halimizi anlatmaya çalıştım sadece! Siyasi aktörler benden farklı mı? Onlar da kendi senaryolarını yazıp, bizleri istedikleri filmlerde figuran olarak oynatıyorlar.

Türkiye’de yer yerinden oynuyor, aşağıdakiler eziliyor!

Siyasiler haydi taraf olun diyor, aşağıdakiler eziliyor!

Tepedekiler kavga edin diyor, aşağıdakiler eziliyor!

Yani filler tepişiyor, çimler eziliyor!

SON REPLİK : ” Kibir, benim en gözde günahımdır. ” (Şeytanın Avukatı – 1997)

E-Mail: [email protected]

Twitter: www.twitter.com/muratgur