KANGRENLEŞEN SORUN : TERÖR

Terör sorunu bizim 30 yıldır çözemediğimiz ve her geçen gün daha da kangrenleşen büyük bir sorunumuz. Kangrenleşen dedim çünkü terörün Türkiye’de ilk ortaya çıktığı zamanlar 1980’li yıllar. 30 senede Türkiye’de ve Dünya’da olağan bir şekilde bir çok şey değişti. Bu değişimlerin hepsini burada anlatmamız tabi ki mümkün değil. Fakat en önemli değişimleri söylersek ; o yıllar soğuk savaş yıllarıydı, Türkiye kanlı bir darbe sürecinden yeni yeni sıyrılmaktaydı, kapalı piyasa anlayışından açık, rekabetçi piyasa anlayışına bürünmüştü. İki kutuplu bir Dünya vardı ve bu kutuplar arasında ki soğuk savaş üst seviyelere çıkmıştı.. İşte terör böyle bir zamanda ortaya çıktı. Kimi zaman Türkiye’de günlerce gündemin baş köşesinde otururken kimi zaman ise hiç ortalıklarda kendini hissettirmedi.

Peki terör git gide neden kangrenleşiyor? Aslında bu sorunun cevabı yukarıda Türkiye’nin ve Dünya’nın değişen durumlarında gizli. Sorun çözülemedikçe , süre ilerledikçe hiçbir şey yerinde saymıyor. Siyasi durumlar, halkın siyasi beklentileri ve algıları hızla değişiyor. Ve çözüme yönelik somut adımlar atılmadıkça sorunun çözümü daha da zorlaşıyor.Bu millete 30 sene önce teröre karşı nasıl bir yol izlenmeli diye sorulduğunda alınan cevap ile aynı soru bu gün sorulduğunda alınan cevap birbirinden çok farklıdır. Bu durumun avantajları olduğu kadar dezavantajları da mevcuttur. Önemli olan kangrenli bölgenin artık daha fazla zarar görmemesidir. Bu gün siyasilerin üzerinde her zamankinden daha çok yük vardır. Sorun çözülmez ise yarının siyasetçilerinde daha fazla yük olacaktır.

Terörün ülkemiz siyasetine, ekonomisine, toplumsal yaşamına ne denli zarar verdiği ortadadır. Fakat daha acı bir durum vardır. O da, çözülemedikçe ve çözüm için girilen yollarda atılan yanlış reflekslerin sayısı çoğaldıkça sorunun daha da içinden çıkılmaz bir hal almasıdır.

İşte tüm bu sebeplerden ötürü bundan sonraki süreçlerde atılacak adımlar çok dikkatli atılmalıdır. Alternatiflerimizi azaltmadan bu adımlar atılmalıdır. Halkımız, siyasilerimiz ve medyamız her zamankinden daha sağduyulu hareket etmelidir. Süreci elbette ki terör ve destekçileri sabote etmek isteyecektir. Demokratik açılım süreci sabotajlara uğramadan sağduyulu bir şekilde sürdürülmeye çalışılsaydı bu gün çok farklı şeyler söylüyor olabilirdik.

Fırsatlar bazen ortalıkta gezen kediler gibidir, onları her zaman önümüzde olmalarına rağmen fark edemeyiz. Bu sebepten ötürü fırsatlarımızı iyi değerlendirmeli aydınlık yarınlara karanlık yükler bırakmamak çözüme yönelik somut projelere destek vermeliyiz.