İŞ KAZALARI KADER DEĞİLDİR

Zonguldak Kozlu Maden Ocağındaki patlamada 8 maden işçisi yaşamını yitirmesi, tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Müfettiş raporlarında tehlikelere dikkat çekilmesine rağmen işletilmeye devam eden maden ocağında yaşanan ölümler, sorumsuzluğu bir kez daha gözler önüne serdi. Konuyu, bir Meclis Araştırması açılması talebiyle Meclis gündemine taşıyan Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, her şeyden önce işçi ölümlerine neden olan zihniyetin değiştirilmesi gerektiğini savundu.

İŞÇİ ALET DEĞİL İNSANDIR

Özkoç’un Meclis Araştırması açılması için Meclis Başkanlığına ilettiği talepte şu görüşlere verildi:

“Türkiye 2013 yılına da iş kazası ve işçi ölümleriyle girdi. Zonguldak Kozlu Maden Ocağındaki patlamada 8 maden işçisi yaşamını yitirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in açıklamasına göre, geçtiğimiz Kasım ayında yapılan denetimde maden ocağında 5 eksik tespit edilmiş ve sadece idari para cezası kesilmiştir. Bu açıklama, işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki ilgisizliğin tipik bir göstergesidir. Bu nedenle bu kaza, iş kazalarının ilki değildir ve bu zihniyet devam ettiği sürece sonuncusu da olmayacaktır.

Ölümle ve sakatlanmayla sonuçlanan iş kazaları Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi haline gelmiştir. İş kazalarının bir sorun olarak tartışılıyor olması bile utanılacak bir durumken, son on yılda ölenlerin sayısı göz önüne alındığında, iş kazalarında ölümün “katliam” boyutuna ulaştığı görülmektedir. Her yıl ortalama binden fazla işçi, iş kazalarında hayatını kaybetmektedir. Üstelik rakamlar, sadece kayıtlı işgücündeki kazaları göstermekte, Türkiye’de ne kadar yaygın olduğu bilinen kayıt dışı sektördeki kaza ve ölümleri de içeren gerçek sayılar bilinmemektedir.

İş kazalarında ölümlerin katliam boyutuna ulaşmasının arka planında yatan, “birkaç tane işverenin münferit sorumsuzluğu” ya da “dikkatsizlik” değildir. Sorunun gerisinde, hızla ve acilen değiştirilmesi gereken bir zihniyet yatmaktadır. Bu zihniyet, işçiyi, üretimin girdisi, üretim sürecinde bir aşama ya da alet olarak görmekte, salt ekonomik bir kategori olarak sınıflandırmakta, hakları olan bir sosyal-kültürel varlık, yani insan olarak görmemektedir. Bütün çalışanların birer insan oldukları ve dolayısıyla insan onuruna yakışır biçimde yaşama hakkına sahip özneler oldukları düşünülmediği içindir ki, iş kazalarında ölümler sıradan vakalar olarak, kaderin tecellisi olarak geçiştirilmektedir.

Bu zihniyetin değiştirilebilmesi, ciddi bir kurumsal, hukuksal ve elbette psikolojik dönüşümü gerektirmektedir. Her şeyden önce, ekonomik büyüme ve gelişme, insanların refahını ve yaşam kalitesini artırmayı hedeflemelidir. Yılda binden fazla işçinin öldüğü, iş kazalarında ölümlerde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırayı alan bir ülkede ekonomik büyümeden söz etmek, yurttaşların refahının değil, dar bir grubun zenginliğinin büyüdüğünü söylemekle eş anlamlıdır.

Üstelik iş kazaları sorunu, en genel anlamıyla iş yerinde sağlık ve güvenlik konusu çerçevesinde ele alınmalıdır. İşçi sağlığı ve güvenliği konusunun yeterince gündeme gelmiyor olması, meslek hastalıklarının kapsamının daraltılması, meslek hastalıklarının tanısı konusunda yaşanan yetki karmaşası gibi daha birçok sorun çözülmeyi beklemektedir. İnsan hayatı ve sağlığı, kar hırsına kurban edilmektedir.”

Özkoç’un Meclis Araştırması açılması talebinde, işyerinde ölümlerin ve sakatlanmaların önüne geçilmesini sağlayacak zihniyet değişikliği için, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda çözüm yollarının değiştirilmesi ve geliştirilmesi, ulusal mevzuatın insan hayatını merkeze alacak biçimde yeniden düzenlenmesi, gerekiyorsa yeni kurumsal yapılanmalara gidilmesi konularının ele alınması gerektiği vurgulandı.