Akyazı Belediye Başkanı Hasan Akcan’ın muhtarlarla gerçekleştirdiği bir toplantıda gündeme gelen konu, şehirlerin korunması hususunda yerel yönetimlerin ne kadar dikkatli olmaları gerektiğini gösteriyordu.

Akyazılı muhtarlar, Belediye Başkanı Hasan Akcan’a, yasak olmasına rağmen yaylalara kaçak yapılar inşa edildiği yönünde ihbarda bulunmuşlar.

Muhtarlar, yaylalarda kendilerine ait araziler olmasına karşın bina yapamadıklarını söylerlerken, birilerinin yaylalarda kaçak evler yapıp, hatta bu evleri ticari faaliyet içerisinde sattıklarını belirtmişler.

Basına yansıyan şekliyle belediye başkanı Akcan’ın buna cevabı sevindirici. Akcan, bu hukuksuzluğa göz yummalarının asla mümkün olmayacağını belirterek, gereğinin yapılacağını, bu binaların yıkılacağının sözünü vermiş. Hassasiyetinden ötürü kendisini tebrik ederiz.

Yaylalara ev yapmak yasaksa tabii ki bu binalar yıkılmalı, yasalara uygun olarak bu alanlar korunmalı.

Şehirler kimsenin şahsi malı değildir. Şehirler ortak yaşam alanlarıdır.

İnsanlık tarihi boyunca ortak yaşam alanlarının nasıl kullanılacağı konusu her daim belli kurallara bağlıdır.

İslam toplumlarında, komünist devletlerde, kapitalist ülkelerde hiç ayrım gözetmeksizin farklı toplumlarda da ortak kullanım alanlarının nasıl kullanılacağı yasalarla, toplumsal mutabakatla belirlenmiştir.

İsteyen dilediği yeri çevirip buraya ben istediğimi yaparım deme hakkına sahip olamaz.

Hatta daha da ileri giderek şunu da hatırlatmalıyız; kişiler kendi mülklerine dahi diledikleri binayı, hiçbir kanun gözetmeksizin inşa edemezler. Yapılacak olan işin, o yörenin imar hukukuna uygunluğu aranır.

Bu kurallar bölgenin tarihi, mimarisi, sosyolojisi, kültürü, estetiği, coğrafi özellikleri ve diğer özellikleri göz önüne alınarak hazırlanır. Siz de binanızı buna göre yaparsınız.

Kadim şehirler, bugün dünyanın imrendiği şehirler bu bakış açısıyla kurulmuştur.

Çünkü şehirler, insanlığın ortak mirasıdır. Ve bu nedenle ortak bir bilinçle korunur.

İnsanoğlu olarak bizim görevimiz ise bu yasalar çerçevesinde şehrimizi güzelleştirmek ve korumaktır.

Mirasımıza sahip çıkmaktır. Devraldığımız mirası gelecek nesillere en güzel şekliyle aktarmaktır.

Bunun için, derdi yaşamı güzelleştirmek olan bizlere büyük görevler düşmektedir.

Şehirleri korumayı sadece şehri yönetenlere bırakamayız. Bu konuda herkese, hepimize görev düştüğünü unutmamalı, sorumluluk sahibi bireyler olarak üzerimize düşeni yapmaktan imtina etmemeliyiz.

Kaçak yapı inşa etmek, kurallara uymamak, şehri çirkinleştirmek kabul edilemez, meşru değildir.

Bu aynı zamanda bir hak meselesidir. Şehri çirkinleştirerek, kurallara uymayarak yapacaklarımız, insanların, toplumların hakkına tecavüz sayılır. Bu tavır suç olmakla birlikte dinen sorunlu bir husustur.

Başta şehri yöneten belediye başkanlarımız olmak üzere hepimiz bu bakış açısıyla hareket etmeliyiz.

Belediye başkanları hangi nedenden olursa olsun, hukuka uygun olmayan işlere izin verdikleri takdirde bunun vebalini ödeyemezler.

Sakarya’yı güzelleştirmek istiyorsak bunun yolu, yapmış olduğumuz işleri hukuka uygun biçimde yapıp, estetik kaygıları da göz önünde bulundurmaktan geçmektedir.

A şahsına verilmeyen izin B şahsına veriliyorsa, bu hak gaspının bedeli her iki dünyada da ödenecektir.

Yöneticinin sağlanan imtiyaz karşısında kendisine maddi bir şey temin edip etmemesinin bir önemi yoktur.

İmtiyaz sağlamanın kendisi ahlaki açıdan kabul edilir bir şey değildir. Bu anlamda eşitlik en önemli ilkedir.

Şehirlerimizi hukuka uygun yönetmek son tahlilde herkesin yararınadır. hem o şehirde yaşayanlar, hem de o şehri yönetenler bu işten kazançlı çıkacaklardır.

Adaletsizliğe karşı şehirlerimizi hukuka uygun bir şekilde yönetmek ve korumak mecburiyetindeyiz.

Aksi takdirde bu şehirleri yaşanmaz hale getirmemiz kabul edilemez. Bugün yaylalara izin olmadan bina yapanlarla mücadele ederken yarın çok daha büyük sorunlar yaşayabiliriz.

Gelecek kuşaklara kötü bir şehir bırakmanın bedeli çok ağır olur.

Gelecek kuşaklar tarafından başarısız ve hukuksuz işlere göz yuman idareciler olarak anılmayı sanırım kimse istemeyecektir. Eğer hayırla anılmak istiyorsak bunun gereğini yapmalıyız.

Şehrin sokaklarını, parklarını, meydanlarını, yeşil alanlarını korumalıyız.

Şehirlerin yağmalanmasına müsaade etmemeliyiz. İnsanların her arzusunu yerine getirmek gibi bir görevimiz bulunmamaktadır.

Twitter: ibrahim Özkahya