1999 depreminde en büyük hasarın yaşandığı bölgelerin başında hiç şüphesiz Sakarya geliyordu.

Tarihin en büyük acılarından birini yaşamıştık.

Evlerimiz yıkılmış, şehrimiz tanınmaz bir hale gelmiş, canlarımızdan ayrılmanın derin üzüntüsünü yaşamıştık.

Deprem bu şehrin bir gerçeği. Uzmanlar her fırsatta bunu en açık bir şekilde dile getiriyorlar. Sakarya’nın deprem şehri olduğu konusunda kimsenin bir tereddüdü bulunmamakta.

Ancak buna rağmen, 43 ve 67 depremlerinden gereken dersler çıkartılmamış olacak ki 99 depreminde yine binlerce insanımızı kaybetmiştik.

Hepimiz biliyoruz ki, deprem özellikle Uzak Doğu’da da sürekli görülen doğal bir afet olmasına rağmen bu kadar kayıp bu coğrafyalarda yaşanmıyor.

Bu ülkeler depremle yaşamanın ne anlama geldiğinin bilincindeler. Binalarını bu gerçeğe uygun inşa ediyorlar.

1999 depreminin ardından bizde de artık bu konular yüksek sesle konuşulup, bu gerçeğe uygun bir yapılaşmaya gidilmesi gerektiğini ısrarla vurgulanmaya başlanmıştı.

Binalarımızı sağlam zeminlere yapmalıyız, gelişen teknolojiyi takip etmeliyiz, bina güvenliğini göz önünde bulundurmalıyız, kat konusuna dikkat etmeliyiz dedik.

Bu çerçevede özellikle Sakarya’da kat sınırlaması konusunda belli bir hassasiyet oluştu. Yeni yapılar gerek can güvenliği gerekse estetik açıdan büyük bir fark oluşturdu.

Elbette bunlar güzel gelişmeler. Ancak geçtiğimiz günlerde Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş’un yaptığı açıklamalar bir kez daha ne kadar sıkıntılı bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gözler önüne serdi.

Vali Coş, Sakarya’da beton firmalarının muntazam bir şekilde incelendiğini ve yapılan bu incelemeler sırasında maalesef 14 firmanın betonunda problem olduğunu, olması gereken değerlerin altında olduğunun tespit edildiğini ifade etti.

Rezaletin bu kadarı!

İnsanlar bina yaparken bu beton firmalarına güveniyor ev ya da işyeri yapıyor. Sakarya gibi bir deprem bölgesinde ise bu betonlar değerlerinin çok altında çıkıyor.

Bunun adı cinayete teşebbüs değilse nedir?

Ürettikleri beton güvenlik açısından sorun arz eden bu şirketlerin sahipleri bu yaptıklarından hiç utanmıyor mu?

İnsanların can güvenliğini tehlikeye atmaktan hiç korkmuyorlar mı?

Bunun insani olarak ne kadar büyük bir ahlaki sorun olduğunu hiç hissetmiyorlar mı?

Standardın altında üretim yapmanın, çok büyük tehlikeye neden olacak bir iş yapmanın Allah’ın gazabına neden olacak bir iş olduğunu bilmiyorlar mı?

Gece yatağa yattıklarında nasıl rahat uyku uyuyabiliyorlar?

Bu çağda, teknolojinin bu denli geliştiği, mühendisliğin yeryüzünde her gün yeni bir aşama kat ettiği bir dönemde hala standardın altında beton üretmek nasıl izah edilir?

Kalitesiz betondan yapılan bir bina olası bir depremde yıkıldığında, insanlar bu yapılarda canlarını kaybettiğinde bu şirketlerin sahiplerinin vicdanı hiç sızlamayacak mı!

Vali Coş, kontrollerin devam edeceğini, bu tedbirsizliğe göz yummayacaklarını dile getirmiş.

Sakarya’nın en önemli konularından birisi kesinlikle budur.

Bu konuda yetki sahibi herkesin görevini titizlikle yapmasını ümit ediyoruz.

Aksi durumda telafisi mümkün olmayan acılar yaşanacaktır.

Herhalde kimse bu vebale ortak olmak istemez.

Twitter: ibrahim Özkahya