Sakarya, toplumsal yapısı itibariyle muhafazakar değerleri güçlü bir şekilde içerisinde barındırmakta.

Modern hayatın hızlı toplumları dejenere ettiği bu zor dönemde geleneksel değerlerden uzaklaşmadan, Türkiye ortalamasını yansıtan bir sosyolojiye sahip.

Toplumumuzun en dinamik değeri olan dindarlık Sakarya’da güçlü bir şekilde hissediliyor. Daha açık bir ifadeyle söylememiz gerekirse Sakarya toplumu dindar bir toplumdur.

Ve bu sağlam toplumsal yapı, Sakarya’yı güçlü kılan özelliklerin başında geliyor.

1999 depreminde bu şehir tarihin en büyük yıkımlarından, acılarından birini yaşamıştı. Ancak Sakarya, sağlam altyapısı ile kısa sürede toparlanmayı da becerebilmiş bir toplum görüntüsü çizdi. Kader inancı, toplumlar için hiç kuşkusuz ne denli önemli olduğunu burada gösterdi.

Sakaryalı isyan etmemiş, yaşanan yıkımdan gereken dersin alınmasının en önemli vazife olduğuna inanmış; binalarımızı sağlam yapmalı, doğru zeminlerde yapı inşa etmeli demiştir.

Bu toplumun harcı bu değerlerdir. Bunu korumak, güçlendirmek en temel görevimizdir. Toplumun temelini çürütecek işlere karşı mücadele etmekten uzak duramayız.

Toplumsal yapımızı zedeleyecek olumsuz etkilere karşı ciddi bilimsel çalışmalar ışığında sosyal politikalar gerçekleştirmek başta kamu kurumlarının ardından STK’ların ve hepimizin öncelikli meselesi olmalıdır.

Aksi takdirde, 10 yıl sonra Sakarya tanıyamayacağımız bir noktaya doğru evrilir.

Buna karşı koymanın yollarından biri kötülüğü tanıyıp buna önlem almaktır.

Son olarak bar, pavyon tarzı mekanlarda işlenen cinayetler olası büyük tehlikenin hangi boyutlara ulaştığının habercisi olarak görülmeli.

Bu mekanlarda yaşanan cinayetler, yaralamalar, kavgalar hepimizin sorunu.

Bu şehirde yaşayan insanları böyle tehlikelere karşı korumak için sadece asayiş önlemleri yeterli gelmeyecektir.

Emniyet teşkilatı görev tanımı gereği bu mekanlarda yaşanacak olası sorunlara karşı önlem alamayabilir.

Barda alkol alıp kendinden geçen herkesin başına bir polis dikmek tabii ki mümkün değil.

Bunun için sosyal projelerin hayata geçirilmesi daha önemli.

İnsanların, özellikle gençlerin sigara, alkol, uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıkların ağına düşmemesi için önceden alınacak tedbirler daha sonuç verici olacaktır.

Burada sinekle uğraşmaktansa bataklığın kurutulmasından söz ediyoruz.

Hangi anne, baba gencecik çocuğunun uyuşturucu, alkol bataklığına saplanmasını isteyebilir?

Ancak insan sosyal bir varlıktır. İnsanın gelişiminde, edineceği alışkanlıklarda çevresi, ailesinden daha fazla etkiye sahip olabiliyor.

Bunun için bizim Sakarya’da daha güzel alışkanlıkların kazanılabileceği çevreler, mekanlar oluşturmamız gerekmekte.

Kültüre, sanata, spor alanlarına, parklara, meydanlara, yeşil alanlara daha fazla yatırım yapılmalı.

Bu konuda yerel yönetimlere de büyük sorumluluklar düşüyor.

Şehir merkezinde, mahalle aralarında, apartman altlarında bar, pavyon, gazino gibi yerlere izin verilmesi, göz yumulması kabul edilemez.

Bu konuda hepimiz daha dikkatli olmalıyız.

Bizim en büyük gücümüz toplumsal yapımızdır. Acılarımızı paylaşmamız, derdimize birlikte derman aramamız, iyi ve kötü günde birbirimize kenetlenmemiz, komşumuzu gözetmemizdir.

Biz kötülüğü men edip iyiliği emreden bir inancın mensuplarıyız.

Medeniyetimizin kadim değerlerini sarsıcı eylemleri iyi analiz edip, bunlarla yüzleşerek gereken adımları atmalıyız.

Aksi takdirde apartman altına açılan gazinolar bizim sonumuz olur.

Twitter: ibrahim Özkahya