Atatürk Lisesi önünden çıkarsınız yola. Ayaklarınıza rengarenk serilmiş yapraklar; sonbaharın tüm güzelliğini olabildiğince hissettirirken, sağlı, sollu dikilmiş ağaçlar betonun tüm varlığını siliverir dünyanızdan. İnsanlar, ağaçların aralarından, sadeliklerinin yanı sıra, estetikleri ile de göz dolduran ışıltılı dükkanlarda alışverişlerini yaparlar.

Tertemiz arnavut kaldırımından kafanızı kaldırdığınızda bile beton yerine binaların rengarenk yüzleri karşılar sizleri. Caddenin ortasında bulunan Şerefiye Cami’nden yükselen ezan sesini duyarsınız bir anda. Muhteşem bir ses sisteminden çıkan harika bir ses ile tanışıverirsiniz. Camiye namaza gitmekte olanların muhabbetlerine, yüzlerindeki gülücükler eşlik eder. Bu kentin yaşlıları bile yaşlı değildir adeta. Camiyi geçişinizin ardından, alışveriş yapılan dükkanların yanı sıra kafeler çıkıverir karşınıza.

Ailelerin ve gençlerin sosyalleştikleri, soluk almak için durdukları bu mekanlar; çevre ve cadde ile içiçe geçmiş konseptleri ile bambaşka bir hava katar akşamın içine. Tabela kirliliğinden eser yoktur bu kentte. Binalar ise adete bir estetik cümbüşü sunar. Güleryüzlü insanların, keyifle yaşadığı caddede; yerde bir adet izmarit bile göremezsiniz. Cadde esnafı gözü gibi bakar kendi caddesine. Geri dönüşümle ayrıştırdıkları çöpleri, büyük bir titizlikle toplar belediye.

Engelli vatandaşları bile tek bir zorluğa katlanmadan hayatlarını sürdürebilir bu caddede. Görme engelliler için yürüyüş yolları ve fiziksel engelliler için tüm rampalar eksiksizdir. Cadde sona erdiğinde belediye binası ve bina önündeki muhteşem park çıkar karşınıza.

Hemen ardından tarihi, Orhan Cami. Aslına uygun restore edilmiş, klasik Türk çarşısı; Uzun Çarşı’da insanlar fotoğraflar çekilmektedir, birbirleri ile yarışırcasına. AKM’de şehir tiyatrosu ve AFA’daki opera arasında seçim yapayım derken; tramvay ile Yeni Atatürk Stadı’ndan galibiyet ile dönen gencinden yaşlısına taraftarlar karşılar sizi. Henüz yanaşan Ada Ekspresi’nin sesi duyulur birden bire. Güzellik ve estetik sona ermez bu caddede…

...yazmayı çok isterdim, ama olmadı, başaramadılar, beceremediler, istemediler, çalışmadılar. Hayallerimizi bile sormadılar bu şehirde.

CHP üzerine sorular

Kemal Kılıçdaroğlu’nun; bilim, teknoloji ve iletişim’den sorumlu başdanışmanı Fatih Gürsul, Bylock kullandığı gerekçesi ile gözaltına alındı. Doç. Dr. Fatih Gürsul, darbe girişimi soruşturması kapsamında İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden geçtiğimiz aylarda açığa alınmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu kendisi için şöyle diyor: “Fatih Bey danışmanımdı, iyi bir iletişimci, iyi bir hoca, bu konuda ödülleri olan bir arkadaşımız. Özellikle bizim mitinglerde, miting öncesi ve miting sonrası hangi konular üzerinde duralım diye araştırmalar yapardı.”

CHP, üniversitedeki görevinden açığa alınmasının ardından, parti içerisindeki görevinin de askıya alındığını söylemiş olsa da; şeytanın aklına karpuz kabuğunu düşürelim:

Fatih Gürsul’un gözaltına alındığı tarih: 6 Aralık 2016 Salı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP tabanında rahatsızlığa neden olan konuşmasını Adana’da yaptığı tarih: 3 Aralık 2016 Cumartesi. Fatih Gürsul’un; Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Şahin Alpay gibi isimlerin mitingte okutup, alkışlatılmasında payı var mıdır?

Miting konusuna müdahil olmuş mudur?

Sadece soruyorum...

Twitter: altugbalcioglu