Sonucun ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama sonucun ne olmaması gerektiğini biliyorum.

1. Senaryo: AKP yeniden tek başına iktidar olursa

Geçmiş seçimlerin sonuçlarına kıyasla, güçlü bir iktidarla karşılaşmayacağız. HDP, şu andaki performansı ile barajı aşmış gözüküyor. Vekiller kaybetmiş AKP, az farkla iktidarı elinde tutacağından, geçmişteki gibi desteksiz sallayamayacak. Meclisteki milletvekilleri kıymet görecek. –Yolsuzluk oylamasında kırk beş fire verdiklerini düşünürsek- Ekonomideki olumsuz sinyalleri, “istikrarsızlık, çift başlılıktan kaynaklı” şeklinde yorumlayarak; başkanlık sistemini sürekli gündemde tutacaklar ve bu konuda her zamanki gibi muhalefeti suçlayacaklar. Basın ve sosyal medya üzerindeki baskı artacak. Mutlak iktidarın çatırdadığını görenler gemiyi ufak ufak terk etmeye başlayacak. Çözüm süreci pamuk ipliğinde yürüyecek. Ülke gerim gerim gerilmeye devam edecek. İleri demokrasi palavrası sürekli tekrar edilecek.

2. Senaryo: Koalisyon

Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini Davutoğlu’na verecek. Olası partneri MHP olacak. Çözüm süreci haricinde anlaşamadıkları net bir konu yok. Cumhurbaşkanı “Kürt sorunu yoktur” noktasına bu sebeple geldi. “Memleketin istikbali için” denilerek el sıkışılacak. MHP kimi kritik karar süreçlerine iktidara destek vermişti. İki sağ-muhafazakar partinin iktidar ortağı olmasında herhangi acayip bir durum da yok üstelik. Çözüm süreci sona erecek, silahlar bakıma alıcak. Her kötü gidişte medya ve paralel suçlanacak. Her iki partinin de militer kadroları güçlenecek.

Bunlar olmaması gerekenler...

Demokrasi ve ekonomi standartlarını yükseğe çekildiği, hukuğun işlediği, insanların özgürce ve adilce yaşadığı, dinin kirli oyunlara alet edilmediği, üreten bir Türkiye için, bu iki senaryodan başka bir senaryo mutlaka gerçek olmalı.

Seçime 5 kala mitingler

AKP

Belki de son 13 yılın en çelimsiz mitingini gerçekleştirdiler. Ülke genelindeki tablo ilimize de yansıdı. Resmi rakamlara göre on iki bin civarında vatandaşımız mitingde yerini aldı. Coşku istenilen boyutta değildi. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın neden sürekli miting yaptığını daha iyi anlamış olduk. Başbakanlık,; Davutoğlu üzerinde, babacan tavırlı Erol TAŞ gibi duruyor. Cumhurbaşkanlığı makamına çıkan Recep Tayyip ERDOĞAN, ardında güçlü bir lider bırakmayarak; partisini kontrol altında tutmaya devam ediyor.

MHP

Lige hızlı giriş yapan ama sonunu bir türlü getiremeyen Anadolu takımı gibiler. Büyük beklentilerin pompalandığı bir kurgunun ardından, mitingleri gerçekten düşük katılımlıydı. Sebebi alıcısı olmadığından değil, miting kültürü barındırmadığından olabilir. MHP Genel Merkezi’nin seçim dönemlerinde ilimizi pas geçtiği dönemler yaşamıştık. Meclise “vekiller” göndereceğini söyleyen bir partiye, bu miting hiç yakışmadı, yakışmadığı gibi üzerindeki olumlu havayı da bir anda yok etti.

SP-BBP

Haremlik-selamlık görüntüler eşliğindeki toplantı (miting biraz daha kalabalık olanına deniyor), her şeye rağmen bir cesaret örneğidir. Barajı aşacaklarını söyledikleri dönemde, bu iddianın çok gerisinde oldukları görülmüş oldu.

CHP

Seçimin sürprizini yaptılar. Meydanı doldurmayı başardılar, iktidar partisini geride bıraktılar. Sağ-muhafazakar tandanslı bu ilde, 80 sonrasındaki en büyük mitinglerini gerçekleştirdiler. Belediyesi olmayan, kamu çalışanının zorla davet edilmediği mitinglerinde, onbinler ile buluştular. AKP’lileri bırakın, bu duruma CHP’liler bile şaşırdı. İktidar alternatifinin kendileri olduğunu ispatladılar. Eğer muhalefet “vekiller” çıkartacaksa, bunun adresi Cumhuriyet Halk Partisi olacak.

Trafodaki kedilere karşı alınacak önlemler

Seçim günü, iktidarın yapabileceği olası hileler sosyal medyada ve kahve sohbetlerinde konuşuluyor. “Oy çalacaklar”,”Bilgisayarda değiştirecekler”, “Suriyeliler oy kullacak” gibi ve benzeri hikayeler sürekli mitleştiriliyor.

Bak güzel kardeşim!

Bu şüphelerini sadece kendin yok edebilirsin. 7 Haziran’da oyuna sahip çıkacaksın. Sandığın sayılırken orada bulunacaksın, daha iyisini yapmak için gönlündeki siyasi partiden müşahit olarak görev alacaksın. Sandığındaki oy ile YSK’yı karşılaştıracak, bir yanlış varsa gerekli mercilere ileteceksin. Gerekirse “Oy ve Ötesi” gibi STK’lara üye olacaksın.

Yani güzel kardeşim, sen, ben, o ve diğerleri; her birimiz, sandığımıza sahip çıkarsak, kimse öyle paldır kültür, çatır patır, oy devşiremez, kalem oynatamaz. Bin dört yüz altmış günden bir diğer dört seneye; genel seçim sadece bir gün. Demokrasiye sahip çıkmak sandığa sahip çıkmakla başlar.

Dipnot: "MİT tırlarında ne olduğu kimseyi ilgilendirmez" demekle, Susurluk kazasında "Arabada kimin olduğu kimseyi ilgilendirmez" demek aynı şeydir.

Twitter: altugbalcioglu