Dünün çocukları, Mustafa Kemal’in dünya çocuklarına armağan ettiği çocuk bayramını kutladı. Fakat bugünün çocukları siyasi erkin isteği doğrultusunda, kutlayamadan kendilerine armağan edilen günü ve armağan edilen Mustafa Kemal’in anısını anamadan bir 23 Nisan geçirdiler. Oysa Türkiye Cumhuriyeti 23 Nisan çocuk bayramı ilan edildiğinden son 23 Nisana kadarki tüm bayramlarda hatırlayacağınız gibi, çocukların gözlerindeki heyecan, özenle giyinmiş minicik bedenler, gücünün tamamıyla çalınan trampetler, son nefes üflenen borulu çalgılar, dimdik ve gururla taşınan bayraklar, bir hizada yürüme çabası, umutla sevdayla çocuklarının mutluluğunu izleyen analar, babalar, dedeler, nineler…

Ne istediler sevgiyle dimdik bayrak taşımaya çalışan bu çocuklardan ne istediler? Üflemeli çalgılarla, trampetlere vura vura neşe ve heyecanla yürümeye çalışan çocuklarımızdan ne istediler? Sevinç ve gururla yavrularını izleyen analardan babalardan ne istediler?

Aslında biz 23 Nisanları coşkuyla kutlayan dünün çocukları, bugünün büyükleri ne istediklerini biliyoruz. Mustafa Kemal’in “Küçük hanımlar, küçük beyler; sizin hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli 0lduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Dediği çocuklarına, Mustafa Kemal’i, devrimlerini, nasıl bir Türkiye hayali kurduğunu unutturmaya çalışıyorlar.

Benimsenen tüm değerleri yok etmeye çalışıyorlar. Mustafa Kemal’i benliklerden silme gayretiyle, çocukların Mustafa Kemal’siz büyümesini istiyorlar. Mustafa Kemal’in özgürlük ve eşitlik anlayışından, laikliğinden son derece rahatsızlar. Bu anlayışla yetişen çocukların kendi gizli Türkiye planlarını bozacaklarını, hak arayacaklarını, özgürlüklerinin peşinden bıkmadan, yılmadan, usanmadan koşacaklarını biliyorlar. Rahatsız oluyorlar; tek yolun 23 Nisanı, 19 Mayısı unutturmak, fakirlikleriyle, verilenle yetinmeyi bilen, hak aramayan bir ulus yaratmaya çalışıyorlar. Unutur mu insan bağımsızlığını ulusuna hediye etmiş, zenginliğini halkıyla paylaşmış, seçme seçilme hakkını vermiş, kadının özgür birey olmasını sağlamış, tüm vatandaşların okur yazar olmasına çabalamış, ağalığa beyliğe karşı durmuş atasını unutturabilir misin?

Önümüz 1 Mayıs… Dünün çocukları büyüdü. Vatanını seviyor, bayrağını seviyor. Hakkını arayanlar, özgürlüğünün, emeğinin peşinde olanlar bayramda alanlara çıkacaklar. Omuz omuza, bir şenlik havasında kutlayacak bayramını işçiler emekçiler… Sadece o meydan yasak, bu meydan serbest deseniz de, rahatsız olsanız da vatanın neresi olursa olsun emekçiler bayramlarını kutlayacaklar.

Özgürlük ve bağımsızlık bizim karakterimizdir. Sizler yetkinizle ne kadar baskı altına almaya çalışsanız da, bu ulusun karakteridir, özgürlük ve bağımsızlık. Silkelenecek ve bir gün bu korku ve baskı imparatorluğuna karşı duracaktır. Bursa Nutku’nda “Benim polisim, benim savcım, seni haksız yere, sırf özgürlüğünü istedin diye hapse atabilir. Sen direneceksin, karşı duracaksın” demez mi?

Geçen 23 Nisan Çocuk Bayramınız, 1 Mayıs Emekçi Bayramınız kutlu olsun…

"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek; `Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.` diyecek.

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!

Twitter: @afsunetin