Sakarya Büyükşehir Belediyesi Aralık Kültür Sanat Etkinlikleri devam ediyor. AKM'de gerçekleştirilen 'Nurettin Topçu ve Türkiye'nin Maarif Davası' adlı konferansın konuğu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Kara oldu. Programa Kültür ve Sosyal Dairesi Başkanı İbrahim Aktürk, Kültür ve Sanat Şube Müdürü Adem Turan ve çok sayıda sanatsever katıldı.

3 ana madde
Türkiye'nin Maarif Davası Kitabından bahseden Prof. Dr. İsmail Kara, 'Eğitimin 3 ana dalı bulunmaktadır. Birincisi Eğitim Felsefesidir (Düşüncesi); Günün şartlarına uygun olarak nasıl bir insan istiyorsunuz sorusu ile şekillenebilir. Yani buna kısaca nasıl bir gelecek istiyorsunuz diyebilirim. 1924 sonrası İslamiyet paranteze alındığında bu problemi günümüzde dahil olmak üzerine yeterince tartışılmadı. Osmanlı Devleti'nin son yüzyılında da bu durum böyleydi. İkinci olarak Eğitim Kurumları ve Gelenekler; Ülkemizde maarifin ilerlememesinin ana nedeni bu ABD'den, İngiltere'den, Almanya'dan iflas eden sistemlerin alınmasıdır. 12 yıl sürecek bir şeyi 1-2 yıla sıkıştırabilecek programlarla yetmiyor, ülkenin enerjisini doğru kullanamıyoruz. Üçüncüsü Sacayağı; Geçmişe ait bilgilerin bugüne aktarabilmesidir' dedi.

Geçmişte kalmamalıyız
Konuşmasına devam eden İsmail Kara, 'Harf inkılabı geçmişin aktarılmasında bazı sorunlar oluşturdu. Başka toplumlara göre dezavantajımız var. Bu sorunlar üniversite düzeyinde bile aşılamıyor. Birçok akademisyen dedesinden kalma defteri bile okuyamaz halde. Geçmişe ait bilgiler günümüz ile ilişkilendirilebilmeli. Bu bilgiler bize bugün ve yarın gerekli. Bu yapılmazsa en büyük tehlike geçmişi taklit etmek olur. Başlangıçta taklit ve ezber kötü değildir, hatta eğitimin zeminidir. Kötü olan geçmişte kalmaktır. Eğitimle yetişen insanlara kademe kademe gelecek tasavvuru kurma gücü aşılanmalıdır. O hissettirilmeli ve anlatılmalıdır. Olabildiğince programlı bir eğitim sistemi olmalıdır' ifadelerinde bulundu.

Eğitim her şeyin başında
Kara, 'En az 3 tane eğitim kademesi olmalıdır. Bunlardan birincisi Hissiyat; Eğitim bir duygusallık uyandırmalı. Kendi kültür, memleket, tabiat ve insana aynı hissiyat ile bağlılık duymalıdır. İkincisi Düzenli bilgi aktarma kademesidir. Üçüncüsü Üniversite kademesi ve Üniversite üstü kademesi; Hissiyattan kopmaz, üzerine düzenli bilgi kademesini koyar. Felsefi ve hikmet bilgisini üzerine ekler. Bizde eğitimli insanlar daha hissi duygularla bakıyor, mukayese yapmıyor. Şunu unutmamak gerekir ki eğitim düşüncesi tek tip olamaz. Nasıl bir insan yetiştirmek istiyorsunuz sorusuna cevap verilmezse ise hayatta ki her şey iyi olsa da bir anlamı kalmaz' sözlerine yer verdi.